Uyandığımda sırtımda uyuyan bir Jisung vardı. Onu uyandırmadan çalışarak yatağın yanındaki komodine uzanıp telefonumu aldım. Hyunjin'den birçok mesaj vardı. Gerginlik bedenimi sararken Jisung'u yan tarafa yatırıp oturur pozisyona geldim. Endişeli bir şekilde kısa aralar ile yazdığı mesajlar beni korkutmuştu. Ayağa kalkıp onu aradım. Telefonu ikinci çalışımda açmıştı.
Telefonu açtığında bir sessizlik oluştu. Trip atıyordu sanırım. "Bebeğim?" Ses gelmedi yine. "Özür dilerim mesajlarına cevap veremedim. Dün gece acil bir işim çıktı ve gitmem gerekti. Bu saate kadar da.." Gözlerim odada gezinirken duvar saatine takıldı gözüm. Saat üçtü. "Uyumuşum."
"Uyumuşsun? Kaçta yattın da bu saate kadar uyudun Seungmin? Ben bu korku ile düzgün hiçbir şey yapamıyorum."
"Alarm kurmayı unutmuşum, özür dilerim. Ama zaten uykuya ihtiyacım vardı. Normalde mesaj atardım, biliyorsun. Bu sefer aklımdan çıkmış." Sessizleşti yeniden. Burnunu çekti. "Hyunjin, ağlıyor musun?"
"Ben.. Çok korktum."
"Korkma bebeğim, iyiyim ben."
"Bu gece gitme yanımdan. Seni yanımda istiyorum."
"Güzelim benim. Bugün işten erken çıkabilir misin? Seni yemek yemeğe götüreyim?"
"Hayır, evde yapabiliriz yemeği."
"Sen seversin dışarıda yemeyi. Güzel bir restorana götürmek istiyorum seni. Sonra eve geçeriz bebeğim."
"Teşekkür ederim. Ama Bayan Eun'a sormam gerek."
"O halde konuştuktan sonra beni haber et bebeğim."
"Tamam.. Seni seviyorum."
"Ben de seni seviyorum. Kolay gelsin."
"Görüşürüz.."
Yatağa döndüğümde Jisung'un kısık gözleri ile beni seyrettiğini gördüm. "Her görev başında ona mesaj mı atıyorsun?"
"Bunu yapmak zorundayım. Yoksa şimdi olduğu gibi korkar."
"Neden sana kızmadığı anlaşıldı."
"Yapmam gereken bu ama Jisung. Senin haber verdiğin kimse yok mu?"
"Bekarım ben bebeğim."
Kafamı iki yana sallayarak eşyalarımı toplayıp hazırlandım. "Gidelim artık. Saat üç olmuş."
"Siktir, ciddi misin?"
Yatağın üzerindeki yastığı alıp yüzüne attım. "Küfretmesene."
Güldü. "Hadi ama!" Ayağa kalkıp odadaki koltuğa attığı gömleğini üzerine geçirip düğmelerini ilikledi. Ardından benimkini bana attı. Gömleğimi giyip düğmelerini ilikledikten sonra kapıya doğru yürüdüm. "Ben aşağı ineyim, sen o sırada hazırlan. Sonra beni ararsın."
"Tamam."
Odadan çıkıp alt kata indim. Minho televizyonların karşısındaki deri koltukta oturuyordu. Elinde bir kask vardı, onu temizliyordu. Gidip yanına oturdum. "Selam.."
Kafasını kaldırıp bana baktı, "Selam. İyi uyudunuz."
"Dün gece zaten hiç uyumamıştım. Üzerine yorgunluk olunca uyuyakalmışız. Gün içerisinde normalde bu kadar uyuyamam. En fazla altı saat uyuyabiliyorum."
"Ajan olmak kolay değil tabii."
"Evet.. Kask senin mi?"
"Ah evet. Motor da sürerim. Yarışları eğlenceli oluyor, araba yarışları kadar olmasa da."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
free guy - minmin
FanfictionSeungmin işinden dolayı katıldığı bir araba yarışında kendisine gerçek bir rakip bulur. O rakip ise Seungmin'i yenene kadar yakasından düşmemeye kararlıdır. - minmin - devam ediyor 120824