𝑤ℎ𝑎𝑡 𝑎 𝑛𝑖𝑔ℎ𝑡

4.7K 143 73
                                    

"Bir gün kör olacağım şu kameraların ışığından." Gözde abla kendi kendime söylenmeme karşılık güldü. Büyük mekana giriş yaptığımızda gözlerim etrafı hızlıca taradı, abim Gözde abla ile önden ilerlerken ben de peşlerinden onların masasına doğru gidiyordum. Takımdan birçok kişi olduğunu görmek gülümsememe sebep olmuştu.

Voleybol oynayarak 15 senemi geçirmiştim hayatımda, bunun son 5 senesinde profesyonel olarak Fenerbahçe'de libero olarak oynuyordum. Gönülden bağlıydım bu renklere, tıpkı abim gibi. Hatta abimden bile önce başlamıştı benim kariyerim burada, zaten hayalim de hep buydu. Fenerbahçeydi.

Yerime otururken yanımdaki İsmail'in sırtına vurdum yavaşça.

"Naber İsot?" Onun yanındaki Mert de aramızdan elini uzatarak yanağımdan makas aldı. "Makyajımı bozma!" Onlarla dışarıda da çok sık görüşüyorduk, çok seviyordum onları. Masanın karşısında oturan Ferdi ve Seraya uzaktan el sallayıp sonrasında yanlarına geleceğimi söylemiştim. Bir ödül törenindeydik bu gece, aslında çoğunlukla futbolcular davetliydi ama abimler gelmem konusunda çok ısrar edince ben de gelmiş bulunmuştum.

"Aha bak kim geliyor." İsmail'in dediğine karşılık kafamı girişe çevirdim ve onu gördüm. Yıllarımı ona aşık olarak geçirdiğim, bana bir çok duyguyu öğreten adam geliyordu. Mert Hakan. Onunla 2 yıl önce başlamıştı aramızdaki bu şey, kulübün akşam yemeğinden sonra beni bırakmak istemişti, ben de onu kahve içmeye çağırmıştım. Hayatımın hatasını yapmıştım kısacası. Onun kızlarla haberleri çıkardı, tüm gece ağlardım. Sabahında zaten bizim sevgili olmadığımızı söylerdi, bu yüzden beni aldatmış olmayacağını, ama sevgililikten daha özel bir bağımız olduğunu söylerdi sonrasında. Kendini affettirirdi ve yine onun kollarında bulurdum kendimi.

2 yılımın özeti buydu. Ondan kopamazdım, çünkü onunla birbirimizi tamamladığımızı düşünüyordum hep, birbirimize ait olduğumuzu. Gururumun aşkımın önüne geçmesi koskoca iki yıl sürmüştü. Mert Hakan'ı görünce içimdeki duygular bir anda canlanmıştı, sanki iki yıl boyunca yaşadıklarımız tekrar tekrar gözümün önünden geçiyordu. Kalbim hızla atmaya başladı, ama bu kez farklıydı. Yine de gözlerim onu arıyordu, her ne kadar kalbimle savaşsam da.

"Şşt, daldın." İsmail'in sesiyle sıyrıldım düşüncelerimden.

"Tuvalete mi gitsem ben?" Cümlemi tamamladığım anda Mert Hakan ile gözlerimiz kesişti, ve masanın başından sırayla herkesle selamlaşmaya başladı. İsmail ile selamlaşmasının ardından gerginlikle bacağımı salladığımı fark edip bir nefes verdim, onunla bağımızı koparalı henüz bir ay olmuştu ve ilk kez karşılaşıyorduk. Mert Hakan, masadaki herkese selam verip benimle yüz yüze geldiğinde, anlık bir sessizlik yaşandı. Kalbimin çarpıntısını bastırmaya çalışarak başımı dik tuttum ve onun bakışlarına karşılık verdim.

"Merhaba," dedi soğukkanlılıkla. Sesinde bir tını vardı, sanki geçmişteki her şey bu basit kelimeye sığdırılmıştı. Ben de aynı soğukkanlılıkla karşılık verdim.

"Merhaba, Mert Hakan."

Kısa bir an için bakışlarımız kesişti. Onun gözlerinde eskisi gibi bir şeyler aramaya çalıştım, ama bulamadım. Belki de artık aramıyordum. İçimi titretirdi bakışları, şimdi ise buz kesmeme sebep oluyordu. Mert abimlerle konuşurken ben de önüme dönüp titreyen elimi bacağıma bastırdım.

"İyi misin Eko?" Kulağıma fısıldayarak sormuştu sorusunu, abim bilmiyordu Mert Hakan ile olanları. Artık öğrenmesinin de bir anlamı yoktu zaten.

"İyiyim iyiyim." Elini sakinleştirmek istercesine koluma koyduğunda ona gülümsedim.

"İsom!" Diye bir ses duymuştuk tam arkamızdan, korkuyla sıçramıştım yerimde. Barış Alper'di arkamızdaki, İsmail ile yakın olduklarını biliyordum, abimle de. Benim aksime onlar seviyorlardı Barış'ı ama benim galatasaraylı birini sevme ihtimalim bile yoktu.

Zıt Kutup, Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin