𝐷𝑖𝑠𝑠𝑜𝑙𝑣𝑖𝑛𝑔 𝐵𝑎𝑟𝑟𝑖𝑒𝑟𝑠

1.4K 147 42
                                    

iyi okumalarr <3

Barış ile bir günlük kaçamağımızı geride bırakmıştık, normal hayata dönme vakti gelmişti ve bu hiç hoşuma gitmemişti. Saat 9 da kalkıp önce bir kahvaltıya gitmiştik, ardından o beni evime bırakmıştı. Hızlıca duş alıp antrenmana gitmek için evden çıkmak zorunda kalmıştım, onun da idmana gideceğini biliyordum.

Şu an ise, antrenmandan çıkmış Sera'nın evine doğru giden yolda ilerliyordum. Onu alıp kahve içmeye gidecektik, bir gün görüşmeyince hemen elimiz ayağımıza dolaşmıştı tabii. Arabam Sera'nın evinin önünde durduğunda, çok geçmeden kabarık saçlarını savurarak geldiğini gördüm. Yüzünde her zamanki gibi neşeli bir gülüş vardı. Yolcu koltuğunun kapısını açarken gülümsedim ona, sıkıca sarılmıştık birbirimize.

"Dün attığım hiçbir mesaja dönmemenin hesabını vericeksin, küçük şeytan!"

"Aşkım açıklayabilirim." Kırılmış bir ifade ile dudak büzdüğünde güldüm bu haline, arabayı çalıştırmamın ardından o da telefonunu bağlamıştı arabaya. Açtığı şarkı arabanın içine yayılırken bana doğru döndü.

"Gözde'yi aradın mı?" Olumsuz anlamda salladım kafamı.

"Unuttum ya, ara sen istersen." Telefonunun bağlı olmasından dolayı arabanın içinde yankılandı çağrı sesi, ardından Gözde'nin sesi yankılandı arabada.

"Efendim?"

"Aşkım neredesin?"

"Alışverişteyim." Demesinin ardından lafa atladım.

"Bizsiz alışveriş demek."

"Ekin," Yan yana olduğumuzu bilmediğinden şaşırmıştı. "Neredesin sen, kaç gündür mesaj atıp duruyorum sana?"

"Kocana sinirliydim."

"Yengen değil de ablan olduğumu sanıyordum."

"Şaka yapıyor ablası." Demişti Sera velimmiş gibi bir ifadeyle, göz devirsem de gülmüştüm. "Biz de kahve içmeye gideceğiz şimdi, sen de gelsene."

"Konum atarsınız." Demesinin ardından telefonu kapatmıştı.

"Sen Gözde'ye neden dönmedin? Kızgın mısın sahiden?" Kızgın değildim ancak gelmemesine bozulmuştum, abimin ne kadar sinirli olduğunu görmüştü sonuçta ve tahmin edebilmeliydi.

"Biraz bozuldum." Dememin ardından ekledim. "Hem, iki gündür telefona neredeyse hiç bakamıyorum."

"Fark ettik canım onu, honeymoon yaptın iki arada bir derede."

"Aaa," Derken yüzümde sahte bir şaşırma ifadesi vardı. "Sen çok içerlemişsin bak, beni kıskandın galiba."

"Öyle oldu biraz."  Kahve içeceğimiz yere ulaştığımızda, arabayı otoparka bırakmamızın ardından inmiştik. Gözde abla gelmiş oturuyordu bile, zaten buraya yakın olduğunu tahmin ettim. Genelde hep aynı yerlerde vakit geçirirdik, gelmeyi sevdiğimiz bir alışveriş merkezi vardı. Onun oturduğu, denize karşı olan masanın etrafındaki sandalyelere geçtik Serayla, Sera büyük bir ilgiyle onun poşetlerine bakmaya başlamıştı bile.  "Siz barışana kadar Gözde'nin aldıklarını inceleyeceğim."

"Bir de bana küstün mü?" Demişti Gözde abla hayret içinde, omuz silktim sadece. "Neden küstün?"

"Abimin ne kadar sinirlendiğini gördün, belki de anlatmıştır kavgamızı sana." Kafasını olumsuz anlamda salladı, anlatmadı dercesine. "Neyse ne, işler bu kadar kötüyken destek olmanı bekledim. Beklediğimi göremeyince de kırıldım."

"Ekiin," Demişti anlayışlı bir ses tonuyla. Masanın üzerindeki elimi tuttu. "İrfan eve geldiğinde sinirliydi evet, ama bana da bir şey anlatmadı. Sana onlarca mesaj attım ayrıca, hiçbirine dönmedin ki!"

Zıt Kutup, Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin