𝑎 𝑙𝑖𝑡𝑡𝑙𝑒 𝑒𝑣𝑎𝑠𝑖𝑣𝑒

1.5K 131 32
                                    

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum, iyi okumalarr <3

"Sizin galatasarayla olan voleybol maçını tribünden izlememi istiyorlar." Dediğinde Barış kaşlarım çatıldı istemsizce.

"Ne alaka?" Gerilen sinirim, olaya karşı sakin tepki vermemi zorlaştırılıyordu. Barış'ın benim oynayacağım maçta karşı tribünde olması... Hem de ilişkimizin afişe olduğu haftada.

"Bilmiyorum, bazı maçlara farklı spor kulüplerinin oyuncuları gidiyor böyle. Birlik göstergesi için, haftaya olan maçta da Berkanla benim gitmemi rica ettiler." Hafifçe bir gülüş koptu dudaklarımın arasından.

"Benim oynayacağım maçta," Derken bir yandan da kendimi göstermiştim. "Senin karşı tribünde olmanı istiyorlar. Hem de ikimizin görüntüsü çıktığı hafta."

"Güzelim, anlıyorum seni ama zaten zorlamışken bir de buna hayır demek istemedim." Zaten zor bir dönemden geçiyordum, şimdi de Galatasaray tribünlerinde onu görmek fikri beni tamamen huzursuz ediyordu.

"Sence takımının bunu istemesi tamamen iyi niyetli mi Barış?"

"Ekin, büyültme." Derken göz devirmişti bir yandan da. Ben mi büyültüyordum? Tesadüfi bir şekilde bunun olması imkansız gibi bir şeydi. Aramız bozulsun ve daha çok konuşulsun diye yapıyorlardı. "Sadece destek amaçlı orada olacağım, kimse seninle ya da Fenerbahçe'yle ilgili bir mesaj vermeye çalışmıyor."

"Seni iyi niyet elçisi olarak falan mı atasak ne yapsak?" Bıkkınlıkla derin bir nefes vererek başını koltuğa yaslamıştı. Ela gözleri gözlerimi bulduğunda, balık bir ifadeyle baktığını gördüm.

"Aşkım," Dediğinde yüzümde oluşan gülümsemeyi bastırmak istesem de başarısız olmuştum. Belime sarılan koluyla beni kendine doğru çekti, elleri de usulca saçlarımı okşuyordu. "Bu da başka günümüzün olay konusu olsun, ne dersin? Olaysız günümüz olmuyor malum." Bu teklifi benim de işime gelmişti, sinirlensem de şu an göğüsünde huzurla kıvrılmak daha ilgi çekiciydi.

"Aklımda ama, başka gün konuşulacak bu." Bir mırıltı döküldü dudaklarından beni geçiştirircesine. "Barış!" Uyarıma karşılık güldüğünü anlamıştım sarsılan göğüsünden.

"Sus artık be kadın! Uykum var." Hafifçe göğüsüne vursam da ben de gözlerimi kapatmıştım, huzurlu bir uyku çekmek istiyordum. İhtiyacım vardı, ihtiyacımız vardı.

———

Koltukta uzandığım yerden doğrulurken, görüşümü biraz da olsun rahatlatmak adına gözlerimi ovuşturmuştum. Avuçlarımı koltuğa yaslayıp destek alarak doğrulabilmiştim, gözlerim etrafta Barış'ı aradı. Karşımdaki koltuğun üzerinde Barış'ın her kampta yanında götürdüğü bordo valizini görünce kaşlarım çatıldı.

"Barış?" Evin içinde seslensem de herhangi bir karşılık alamamıştım. "Barış Alper!" Üzerimdeki battaniyeyi ağır hareketlerle kaldırıp evin içinde ilerledim savsak adımlarla. Mutfaktan çıkmakta olan sevgilimle çarpışmak üzereyken son anda geri adım atmıştım.

"Uyandın mı sevgilim?" Bana doğru eğilip yanağıma bir öpücük kondurdu. "Günaydın." Elinde streç filme sarılı sandviçler vardı.

"Bunlar ne?"

"Hadi yukarı çık ve hazırlan." Derken içeri doğru ilerliyordu. "Ben de valizimizi hazırladım."

"Nereye yahu?" Hiçbir şey anlamamıştım, bir yere gitmemiz gerekiyordu da benim mi haberim yoktu?

"Sürpriz bebeğim, hadi hadi." Bir yandan da eliyle yukarı çıkmamı işaret ediyordu, sürpriz kelimesini duymak bile içimi kıpır kıpır yapmıştı şimdiden. Hızla yukarı giden merdivenleri tırmanmamın ardından banyodaki işlerimi halletmiştim ilk olarak. Belimin altında biten saçlarımı fönle derli toplu bir hale getirmemin ardından hızlı bir makyaj yapmıştım. Üzerime beyaz ve rahat olduğunu bildiğim bir elbise giymiştim. Kot ceketimi de üzerime geçirdim, havanın serin olma ihtimaline karşılık.Tekrar onun yanına indiğimde, koltuğun kenarına yaslanmış beni bekliyor olduğunu gördüm. Üzerine bir keten takım giymişti, ne giyse iyi taşıyabilecek bir vücudu vardı. Öyle de oluyordu, ne giyerse giysin bu kadar yakışıklı gözükmesi sinir bozucuydu.

Zıt Kutup, Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin