𝑐𝑟𝑖𝑠𝑖𝑠 𝑑𝑎𝑦 𝑖𝑛 𝑡ℎ𝑒 𝑡𝑒𝑎𝑚

1.5K 146 30
                                    

iyi okumalar <33

Sana göre hata olmayan, ama çevrendeki herkese göre büyük bir yanlış yaptığında ne hissederdin? Dünya bir anda daralır, senin doğrularınla onların gerçekleri arasında sıkışıp kalırsın. Yaptığın seçimler, kalbindeki o inatçı doğrular, bir anda seni yalnızlaştırır. İçindeki ses "yanılmadım" diye fısıldarken, dışarıdaki sesler, hatalarının yankısı olur.

Tam olarak böyleydi işte hissettiklerim, yönetimle yaptığımız toplantının ardından odadan çıkarken. Herkesin suratında ortamdan ne kadar rahatsız olduğunu belli eden ifade vardı, bana tuhaf gözlerle bakmışlardı. Sanki bir şey yapmışım gibi, ihanet etmişim gibi.

"Öncelikle, basına bir açıklama yapacağız. Barış'la olan ilişkinin özel hayatın olduğu, kulübün profesyonel imajını korumaya devam ettiğin vurgulanmalı. Ancak, kulüp olarak bu süreçte seni desteklediğimizi de göstereceğiz. Taraftarın karşısına çıkıp bu durumu daha fazla kriz haline getirmememiz gerek." Demişlerdi, ne dendiyse onaylayarak geçmiştim zaten. Muhtemelen ilişkim hakkında sorulan hiçbir soruya cevap vermeyip takıma verdiğim önemi anlatacaktım. Bana uyardı.

Ali başkan katılmamıştı toplantıya, ayrı olarak görüşeceğini söylemişti toplantı bitiminde. Biraz zaman kazanmak adına uyuşuk adımlarla dolaşsam da, toplantı odasını bir bir terk eden yönetim üyelerinin çıkmasıyla ben de adımlarımı başkanın beni beklediği odaya yönlendirdim. Kapıyı yavaşça tıklattım ve içeri girdiğimde beklediğimin aksine oturmuyor, ayakta durmuş dışarıyı izliyordu.

"Gel." Dedi buraya doğru bakmadan, benim geldiğimi tahmin edebiliyordur muhtemelen.

"Başkanım-" Dediğimde bana doğru dönmüştü suratı.

"Bu sefer ne diyeceksin çok merak ediyorum." Elleri cebinde duruşunun ardında büyük bir öfke yatıyordu, anlamak zor değildi. Daha birkaç hafta öncesinde bu konuşmayı yapmıştık, ben daha dikkatli olacağımı söylemiştim. Barış'ın sadece arkadaşım olduğunu söylemiştim.

"Toparlayacağım." Diyebilmiştim sadece, onca düşüncenin ardından ağzımdan sadece bu kelime çıkabilmişti.

"Neyi toparlayacaksın Ekin?" Cevap vermeden ona bakmaya devam ettim, öğretmeni tarafından azarlanan küçük bir çocuk gibi hissediyordum kendimi. "Biz iki haftada bir bu konuşmayı tekrarlayacak mıyız? Hani sadece senin arkadaşındı o çocuk? El ele görüldün!"

"O zaman arkadaşımdı." Özrü kabahatinden büyük deyimi, tam şu an benim için geçerli olmalıydı muhtemelen. Histerik bir şekilde güldüğünü duydum.

"Dalga mı geçiyorsun kızım sen benimle?" Elini yaslandığı masaya vurmasının ardından yerimde irkildim. "Madem artık arkadaşın değil, gelip adam akıllı açıklayacaksın o zaman. Bütün herkes basından öğreniyor! Ne yapabiliriz diye düşünüyoruz."

"Haklısınız, gerçekten. Size söyleyecektim ancak fotoğrafların sızacağını hiç düşünemedim."

"Yine düşünemedin öyle mi?" Alaylı gülüşü odanın içine buz gibi bir hava yaymıştı. "Tahminen ne zaman düşünmeye başlarsın acaba? Senin hep düşünemediklerin dert olmaya devam ediyor. Daha 2 hafta önce konuştuk seninle! Bu nasıl bir dikkatsizlik?"

"Özel hayatımın bu kadar büyük bir problem oluşturacağını bilemezdim." Sesimin net ve kendinden emin çıkmasına özen gösteriyordum. Ali Başkan'ın yüzündeki sert ifade, bana yönetimle yaptığım görüşmeden çok daha ağır gelmişti. Kızgınlığının asıl sebebi sadece bu fotoğrafların basına sızması değildi. Daha önce Barış'la olan ilişkimiz hakkında uyarılmıştım.

"Tabii ki oluşturur!" Dedi sanki dediğime inanamaz bir tonda. "Ekin, Galatasarayın oyuncusuyla el ele görülüyorsun, ne bekliyordun?" Cevap beklediği aşikardı, hiçbir şey demeden öylece bakmaya devam ettim. "İlişkini gözden geçirmen gerek. Bunun uzun vadede senin kariyerine gölge düşürebileceğinin farkında mısın?"

Zıt Kutup, Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin