-4-

36 10 9
                                    



Sıcaktı. Ellerim boşlukta bir tüy gibi süzüldüğünde henüz havadayken sıcak eller tarafından kavrandı ve avuçlarıma ıslak öpücükler konduruldu. Gülümsediğimde belimde hissettiğim dokunuşlarla ürpermiştim. Bacaklarımı edepsizce araladım ve boynumu geriye kaydırdım. Ellerimi ensesine bastırdığımda sert bir nefes vermiş ve bacak içimde ıslaklığını hissettiğim sıcak diliyle kirpiklerim titremişti. Dudaklarım daha fazlası için aralanıyordu, boğazımdan yüksek bir inilti kopuyor ve parmaklarımın altımdaki çarşafı sıkıyordu. Ürperiyordum. Gövdemde hissettiğim dokunuşlarıyla gözlerim parlarken dudaklarımı ısırıyor, parmaklarımı büküyor ve bir çocuk gibi sızlanıyordum. Kim olduğunu bilmiyordum. Ancak kokusunu seviyordum. Yaklaşıp boynumu öptüğünde ismimle sesleniyordu. Buğulu gözlerimi gözlerine çevirdiğimde dudaklarındaki gülüşü yakalıyordum. Hayır, kim olduğunu biliyordum.
"Hoseok..."
"Hmm."
"Çok güzelsin."

Alarmın sesi bir tokat gibi beni gerçek dünyaya çakarken doğruldum ve kasıklarımda hissettiğim sızıyla ışığı açtım. Ellerimi terlemiş yüzümde gezdirdiğimde saçlarımı kulağımın arkasına itmiştim. Kurumuş boğazımla yüzümü buruşturduğumda uzanıp suyu kafama diktim.

Ayaklarımla üzerimdeki örtüyü ittiğimde önümde gördüğüm ıslaklıkla donup kaldım. "Siktir." Bardağı yere bırakıp ayağa kalktığımda titreyen bacaklarımla ayağa kalkmış ve ellerimi gerginlikle alnıma götürmüştüm. Aptal bir rüya vücudumun tüm dengesini bozmuştu. Ellerimi boynuma götürürken ensemde hissettiğim iğrenç ağrıyla yüzümü buruşturdum.

Öfke ve utançla yatağımın çarşafını değiştirdiğimde kendimi banyoya atarak üzerimdeki kıyafetlerden kurtulmuş ve soğuk bir duş almıştım. Kalbim deli bir hızla atıyordu. Soğuk suyun altında dakikalarca kalırken başımı eğdim ve sakinleşmeye çalıştım. Rüyaydı sadece. Üzerinde fazla düşünmemeliydim bile.

Duştan çıkarak temiz kıyafetlerimi üzerime geçirdim ve makineyi çalıştırdım. Saat sabah yediydi. Uykusuz bir şekilde kahvaltıyı hazırlamaya başladığımda Arya için çilekli pankek ve muzlu bir püre hazırlamış yanına sevdiği kuruyemişten koymuştum. Ilık bir sütü de masasına koyduğumda odasına girip uyandırmıştım onu. Yüzünü yıkamak için banyoya gittiğinde mutfakta dalgın bir şekilde oturuyordum. Kapının çalınma sesiyle irkilerek kendime geldiğimde ayağa kalkıp açmıştım. "Günaydın. Bu suratının hali ne böyle?"

Jimin yanında getirdiği sıcak börekleri masaya bıraktığında "Hasta mısın?" Demişti elini alnıma koyarken. "Arya mı hasta yoksa?"

"Kimse hasta değil uyuyamadım sadece." Sesim neredeyse zor çıkıyordu. Kalkıp getirdiği börekleri tabaklara koyduğumda Arya da yanımıza gelmiş ve sandalyesine oturmuştu. "Günaydın prenses." Demişti Jimin eğilip saçlarından öperken. İç çektiğimde keyifsizce arkama yaslanmıştım.

"Neyin var cidden?"

Jiminin bakışları sorunu anlamak ister gibi üzerimde gezinirken ona gerçek sorunu anlatamayacak olmanın zorluğu içerisindeydim. "Kötü bir rüya gördüm." Kaşlarını kaldırdığında gözleri Arya'ya dönmüştü. "Ne hakkında?"

Ev sahibimle sevişiyordum diyememiştim.

Onun yerine başımı sallayıp "Önemli değil boşver." Dediğimde gözlerimi Arya'ya çevirdim. "Güzelim servisin gelmeden pankeklerini bitir tamam mı?"

Başını salladığında Jimin arkasına yaslandı ve gözlerini kıstı. Telefonumun çalınmasıyla servisin geldiğini anladığımda tam kalkacakken "Sen otur ben indiririm aşağı." Demişti Jimin.

Başımı salladığımda eğilip Arya'yı öpmüş ve el sallamıştım.

"Görüşürüz."

"Görüşürüz baba."

Ya'aburnee | SopeWhere stories live. Discover now