"Noluyor bu aşağılık yerde?"
Duyduğum sesle gözlerimi araladığımda Jiminin kısık gözleriyle karşılaşmamla irkilmiştim resmen. Doğruldum ve belime sarılı olan kolu itip telaşla kalktım. "Ne işin var odamda ya?"
"Asıl onun ne işi var odanda?"
Gözleriyle Yoongiyi gösterdiğinde ayıplayıcı bakışlarla bakıyordu bana. "Yan odada iki çocuk var utanmadınız mı cidden?"
"Bir şey yapmadık ki!"
"Yok bir de yapsaydınız!" Bir eliyle gözünü kapatmıştı. "Yere filan bakamıyorum görmemem gereken bir şey görürüm diye."
"Saçmalama Jimin."
Bana dönmüştü. "Bu kadar samimiyet fazla oldu sanki."
"Çocuklar uyanacak ya sessiz olsana!" Kolunu cimciklediğimde inlemişti acıyla. Yoongi kıpırdandı ve başını kaldırıp bize baktı. Jimini odada gördüğünde şaşırmış görünüyordu.
"Günaydın." Demişti Jimin gülerek. "Nasıl geçti geceniz avukat bey?"
"Jimin sus artık."
Yoongi doğrulduğunda Jimin bize son kez bakıp kapıya doğru ilerlemişti. "Çabuk kalkın açlıktan ölmek üzereyim kahvaltı istiyorum."
Yoongiye döndüğümde uykulu gözlerle bırakmıştı bedenini. "Çocuklara yakalansak daha az utanırdım herhalde."
"Şimdiye kadar hiç özel hayatım olmadığı için nasıl davranması gerektiğini bilmiyor kusura bakma." Bana baktı ve sırıttı. "Uzun zamandır özel hayatın olmadı demek."
"Cidden her şeyden kendine pay çıkarmak zorunda mısın?" Elimi kavrayıp beni kendisine çektiğinde gülerek tutunmuştum omuzlarına. "Ya Yoongi."
"Sabahları daha tatlı oluyorsun sen şu surata bak." Yanağımı kavradığında dudaklarımı öne çıkarıp öpmüştü sertçe. "Oh be."
"Ya hayvan mısın bırak yanağımı."
Gülerek ondan kaçmaya çalıştığımda kollarını daha sıkı sarıyordu bana. "Seninle uyanmak güzelmiş."
Duraksadığımda gülümsemiştim hafifçe. "Öyle mi?"
"Öyle."
İşaret parmaklarımızı birleştirdiğimde gülmüştüm hafifçe. "O zaman söz ver."
"Neye?"
"Mümkün olduğunca her sabaha birlikte uyanacağımıza."
"Söz." Demişti fısıldayarak. Gülümsemiştim. Elleri belime kaydığında okşamıştı hafifçe. "İçinde sen varken o kadar sıcak hissettiriyor ki bu ev..."
Fısıldadığında başımı göğsünden kaldırıp ona baktım. "Kiraya zam yapmayacaksın değil mi?"
Sesli bir kahkaha attığında onun gülüşüyle ben de gülmüştüm hafifçe. Bir eliyle yüzümü kavrayıp sıkmıştı hafifçe. "Kiracımla aramı bozmaya niyetim yok." Demişti mırıldanarak. Yüzüne doğru eğildiğimde dudaklarımı kıpırdatarak mırıldanmıştım. "Kiracın demek?"
"Değil misin yoksa? Hmm?"
Gözlerim dudaklarına kaydığında eğilip öpmüştüm aniden. Ancak bununla yetinmemiş olacak ki ensemden bastırıp yeniden birleştirmişti dudaklarımızı. Güldüğümde kızaran yanaklarımla karşılık vermiştim ona. Ellerim saçlarında gezinirken dilime dolanan dilini hissetmemle inlemiş ve bir elimle omzunu sıkmıştım. Geri çekildiğimde gözlerim yumuluydu.
"Her seferinde böyle yapıyorsun." Dediğimde aslında ne demek istediğimi çok iyi anlamıştı. Ancak anlamamazlıktan gelerek kaldırdı kaşlarını kaldırdı.
YOU ARE READING
Ya'aburnee | Sope
Fanfiction"İnançlı biri değilim ama tanrının seni, benim için yarattığını düşünüyorum."