-21-

23 9 25
                                    

"Eee hala anlatmadın geçen geceyi?"

Jimin imayla bana baktığında önümdeki kahve fincanına bakarak sırıtmıştım. "Bırak da özel bir hayatımız olsun." Dediğimde bu söylediğim onu tatmin etmemiş olmalıydı ki masanın altından ayağıma vurmuştu hafifçe. "Ben kendikilerimi sana anlatıyordum ama!"

Gözlerimi etrafımızda oturan insanlara çevirmiştim. Jiminle sıklıkla geldiğimiz bir kafedeydik, Arya'nın okulda olmasını benim de işimin erken bitmesinden faydalanarak küçük bir kaçamak yapmıştık.

"Anlatmanı istemiyordum ki." Demiştim gözlerimi ona çevirirken. "Sen kendin gelip bana anlatıyordun."

"Böyle de açık sözlüydüm işte. Bir de kendine bak. Günlerdir aptal gibi sırıtıp duruyorsun anca."

Ardından gülmüş uzanıp yanağımdan bir makas almıştı. "Neyse mutlusun en azından belli. Gecenin güzel geçtiğini anlıyorum."

Aniden aklıma gelen şeyle boynumdaki kolyeyi göstermiştim ona. "Yoongi'nin hediyesi." Dediğimde uzanıp gözlerini kısıp bakmıştı. "Özel tasarım mı bu?"

"Öyle söyledi."

"Zevkli adammış. Seni gözüne kestirmesinden belliydi zaten zevkli olduğu."

Güldüğümde boğazımdan geçen sıcak kahveyle yumuşamıştım. Gri bir hava vardı, artık yaz mevsimiyle vedalaşıyorduk.

"Bazen bu büyü bozulacak diye korkuyorum." Demiştim mırıldanırken. "Hayatımda bu kadar güldüğüm bir an hatırlamıyorum Jimin. Ondan önceki hayatım öylesi renksiz ve boğucuydu ki. İş ve Arya arasında mekik dokuyordum, bunalmıştım, bitkindim, her şey yoruyordu beni. Ancak şimdi karşımda benim gibi birisi var ve benzerliklerimiz bizi yakınlaştırıyor."

"Mutlu olmayı hak ediyorsun." Demişti gülümseyerek. Ardından iç çekmişti. "Jungkook hala gördüğü yerde benden kaçıyor biliyor musun? Öylesine üzülüyorum ki. Ondan hiçbir beklentim yok yalnızca selam vermek istediğimde dahi gözlerinde tedirginlik görüyorum."

"Ona biraz zaman vermelisin."

"Ne olursa olsun geçmişi değiştiremem." Demişti sessizce. "Keşke değiştirseydim. Ve sanırım bu tavırlarını da hak ettim."

Gözlerim kafenin sıcak ortamında gezinirken iç çekip başımı yasladım, telefonum çalmıştı aniden. Ekrandaki ismi gördüm, "Taehyung arıyor." Demiştim mırıldanarak. "Arya hakkında mı acaba?"

Kulağıma götürdüğümde içimde iyi hisler yoktu.

"Alo."

"Hoseok."

"Efendim." Demiştim garsonun önüme koyduğu pastayı görürken. "Yoongi yanında mı?"

"Yok değil." Duraksadım. "Jiminle her zamanki kafedeyim ben şu an. Neden ki? Arya iyi mi?"

İç çektiğinde sesinin iyi gelmemesiyle kaşlarımı kaldırdım. "Taehyung noluyor?"

"Hoseok müzik okulunda Alex rahatsızlandı aniden, hastaneye getirdim apar topar Yoongiyi arıyorum ama açmıyor."

"Alex iyi mi?" Telaşla ayağa kalkıp ceketimi aldığımda "Hangi hastane?" Demiştim korkuyla. "Taehyung Alex iyi mi?"

"Bilmiyorum Hoseok içerde bakıyorlar şu an Yoongiye ulaşabilir misin?"

"Tamam." Demiştim başımı sallarken. "Tamam geliyorum ben."

Jimine döndüğümde telefonumu cebime atmıştım. "Alex rahatsızlanmış okulda Taehyung onu hastaneye götürmüş Yoongiye ulaşamıyormuş."

Ya'aburnee | SopeWhere stories live. Discover now