-16-

23 9 13
                                    

Onu gördüğümde gözleri önce üzerimde hemen ardından yanındaki bedende gezindi. "Ben üzgünüm yanlış bir zamanda geldim." Diyerek mırıldandığımda gitmeye yeltenmişken "Hayır bekle." Demişti Yoongi. Ardından yanındaki bedene döndü.

"Tanrı aşkıma gidip üzerine bir şeyler giyinir misin bu şekilde kapı mı açılır?"

"Ben sana dedim aç diye gidip açsaydın o zaman!"

"Ne bileyim ben bornozla olduğunu?"

"Abi!" Genç kızın abi cümlesiyle aniden derin bir nefes verdiğimde bedenimi ona döndürmüştüm. Yoongi onu içeri gönderdiğinde "Kusura bakma." Demişti mırıldanarak. "Şehir dışından geldi kız kardeşim."

Sessiz kaldığımda gözlerim onun üzerindeydi. "Yoongi konuşabilir miyiz nolur?"

"Tabii."

İçeri geçtiğimde sessizdim. Ona döndüğümde iç çektim. "Yoongi ben çok özür dilerim." Demiştim fısıldayarak. "O gün olan her şey için. Senin hiçbir suçun yokken söylediklerim affedilecek şeyler değildi yalnızca çok korkmuştum ve ilk defa başıma böyle bir olay gelmişti ne tepki vereceğimi bilemedim." İç çektiğimde gözleri üzerimdeydi. "Hoseok bir çocuk büyütüyorsak bu tür şeylere alışmamız lazım. Sana kızmıyorum Arya'yı o şekilde gördükten sonra korkman çok doğaldı ancak biz orada senin yanında olmaya çalışıyorduk ve senin tek yaptığın bizi itmekti."

"Üzgünüm." Dediğimde gözlerimi yere indirdim. Sertçe yutkundum. "Yoongi benim yıllar sonra hayatıma soktuğum ilk kişisin ve ben seni kaybetmek istemiyorum." Dudaklarındaki kıpırdanmayı gördüm. Yüzündeki kararsızlığı fark ettiğimde yaklaşıp dudaklarımı onunkinin üzerine bastırdım. Şaşırdığını hissedebiliyordum. Ancak o an tek yapmak istediğimin bu olduğunu hissetmiştim. Doğru ya da yanlış. Benim istediğim buydu. (Succession hoseok seninle gurur duyardı💪🏻)

Elleri yavaşça yüzümü kavradığında onu kendime çektim sertçe. Sırtım duvara yaslandığında aramızda başlayan masum öpücük ıslak bir öpüşmeye dönmüştü. Kollarımı boynuna doladığımda elleri belime inmiş ve tenimi sıkmıştı. Ölüyor gibiydim. Sadece bir kere uğradığım bir evde yalnızca aylardır tanıdığım bir adamın teni için ölüyordum. Ensesinden onu kendime bastırdığımda dizlerimiz birbirine çarpmıştı, hafifçe inlemiştim.

"Hoseok..."

Yan tarafımızdaki tıkırtıyı duyduğumda Yoongi'nin kız kardeşini şaşkın gözlerle bizi izlerken gördüm.
Onu kendimden ittiğimde utanarak çekmiştim bakışlarımı. "Abi ben çıkıyorum." Demişti sesinde gizleyemediği bir şaşkınlıkla. Kollarında ve boynunda dövmeleri vardı. "Akşam bir arkadaşımda kalacağım banyoyu kullanmak isterseniz eğer temiz bıraktım merak etmeyin size kolay gelsin."

"Çık Sansa."

Genç kız neredeyse koşarak kapıyı ardından kapattığında Yoongi'nin gözleri üzerime dönmüştü. Gülümsediğimde onun da gülümsediğini gördüm.

"Affettin mi?" Diyerek fısıldadığımda bir elim yanağındaydı. "Söyle." Demiştim direterek.

"Hoseok..."

"Aptalım biliyorum."

Gülmüştü. "Hayır değilsin."

"Evet öyleyim."

"Hayır değil-" Uzanıp dudağından öptüğümde sözünü kesmiştim. "Öyleyim." Diyerek fısıldadığımda dudaklarını aralamıştı. "Tamam öylesin." Güldüğümde bir elim çıplak boynundaydı. Bana baktı ve gözlerini kıstı. "Aç mısın?"

Neden bilmiyorum ama bu sorusu komiğime gitmişti. Başımı salladığımda elimden kavrayıp mutfağa doğru çekiştirdi. Geniş mutfağa göz gezdirdiğimde sırtımı tezgaha dayamıştım. "Bana yemek mi yapacaksın?"

Ya'aburnee | SopeWhere stories live. Discover now