3.Bölüm

344 70 89
                                    

Merhaba...
Artık başlıyoruz. Bu bölümden itibaren hikayeyi Firuze'nin anlatımıyla okuyacaksınız.
İşte Firuze, onu çok seveceksiniz...

İşte Firuze, onu çok seveceksiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

&

Firuze

"Nuray,"

Gülümseyerek içeriye doğru seslendim: "Efendim abla."
Rügzan abla söylene söylene mutfağa girdi ve hazırladığım kahvaltı sofrasına bakıp, "Kahvaltıyı sonra yaparız. Meltem abla geldi. Boya ve kesim istiyor. Bu hafta üçüncü gelişi bu. Belli ki kocasının onu başka bir kadın için terk etmesini kaldıramıyor kadın. Aman deyim gönlünü hoş tutalım. Sen git saçı hazırla ben de boyayı karıştırıp geliyorum." dedi. Önlüğümü takıp, "Olur abla." dedim.

Salona girdiğimde onu dalgın bir şekilde boşluğa bakarken buldum. Hüzünle yanına yürüyüp saçlarını okşadım. İrkilerek bana baktı ve gülümseyerek, "Güzel Nuray'ım benim. Nasılsın kızım?" diye sordu. Yanaklarını avuçlarımın arasına alıp cevap verdim: "İyiyim teyzecim, seni görünce hep iyi oluyorum."

Gözleri ışıldadı. Oturduğu koltuğun arkasına geçip, "Hangi renge boyatacaksın saçlarını?" diye sordum. "Bilmem ki! Acaba senin saç rengine mi boyatsam? Kumrallık bana yakışır mı sence?" dedi. Gülümseyerek, "Sana her şey yakışıyor." dedim. Kahkaha atarak, "Deli kız..." dedi.

Hemen saçı hazırladım ve Rügzan ablayı beklerken Meltem teyzeye biraz makyaj yaptım. Aynada kendine bakıp, "Ellerin sihirli senin. Gitmene çok üzülüyorum Nuray. O güzel gamzelerini çok özleyeceğim." dedi. Gözlerim doldu ama belli etmedim. "Ne zaman gidiyorsun Almaya'ya?" diye sordu. Bakışlarımı kaçırarak, "Pazar günü. Uçağım öğlen kalkacak." dedim. "Yolun açık olsun kızım. Ayağına taş değmesin." dedi. Başımı salladım.

Rüzgan abla gelince biraz hava almak için dışarı çıktım. Köşedeki koltuğa oturup içimdeki acıyı bastırmaya çalıştım. Masallara olan inancımı yitireli çok olmuştu. Annemle beraber gitmişti tüm masallar. Sonunda en sevmediğim masal kahramanı olan Kibritçi kıza dönüşeceğim kimin aklına gelirdi? Benim sonum da onun gibi hüzünlü mü olacaktı?

Bir yer vardı, biliyordum. Mutlu olup özgürce yaşayabileceğin bir yer olmalıydı, ama ben bir türlü orayı bulamıyordum. Benim için sadece sürgün vardı. Bitmek bilmeyen sonbaharlar yaşıyordum. İlkbahar bana çok uzaktı. Gözyaşlarımı silip bulutları seyretmeye başladım.
Telefonum çalmaya başlayınca tedirgin bir şekilde içeri baktım ve kimsenin olmadığına emin olunca aramaya cevap verdim: "Efendim Aydın amca."

"Firuze, nasılsın kızım?" diye sordu. Ağladığımı belli etmemeye çalışarak, "İyiyim," dedim.
"Bir an önce buralardan gitmen gerekiyor. Baban seni bulmak üzere. Peşine bir ordu takmış. Can güvenliğin yok. Daha fazla zaman kaybetme, güzel kızım." dedi.

"Biliyorum, Aydın amca. Pazar günü gidiyorum zaten. Yine nereye gittiğimi sormayacak mısın?" dedim hüzünle.
"Hayır kızım, sakın bana söyleme. Olur da seninle bağlantıda olduğum anlaşılırsa belki bana işkence ederler. Olur da acıya dayanamazsam belki yerini söylerim diye korkuyorum. Bilmeyeyim daha iyi. Annene verdiğim sözü tutamadan ölürsem gözüm açık kalır. Ben seni müsait olunca ararım. Dikkatli ol kızım. Allaha emanet ol." diyerek telefonu kapattı.

Bİ'NEVÎ ÖLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin