Merhaba, umarım iyisinizdir. Karan ve Firuze bakalım bu bölümde neler yaşıyor?
Bölümler kısa evet ama daha önce de söylediğim gibi tek kitaplık bir hikaye bu. Bu yüzden anlayışınıza ihtiyacım var.
Sevgiler...&
Halit dayı tuhaf ama babaç bir adamdı. Şefkatliydi. Karan gittikten sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım ve zavallı ihtiyarı şoke etmiştim. Ben sakinleşinceye kadar sabırla beklemişti. Sonra da her şeyi ona anlatmamı istemişti. Karan ona dayı dediğine göre her şeyi ona anlatmakta hiçbir sakınca görmemiştim. Otogar gecesinden başlamıştım anlatmaya ve mühendisin gelişiyle bitirmiştim. Ama Halit dayı beni dinlerken gülmekten renk değiştiriyordu resmen.
"Demek mahallede seninle yürüdü ha?" diyerek bir kahkaha daha attı. Ağzım açık kalmıştı. Halit dayı bu kez de, "Yani gerçekten Sakız'ın meyhanesine gitti seninle?" dedi ve bu kez de karnını tuta tuta güldü. Gözlerimi devirerek, "Bütün bunlarda gülünecek ne var anlamadım, Halit dayı?" deyince Halit dayı evi göstererek, "Demek yıkanasın diye seni bu eve getirdi, öyle mi?" diyerek yine kahkaha atınca pes etmiştim artık. "Ben ayakta uyuyor muşum ya?" diyerek bana baktı ve saçlarımı okşayarak, "Hadi kızım, sen şimdi ilk geldiğin odaya çık ve dinlen biraz. Madem Karan seni buraya getirdi, artık benim gözetimimdesin. Ee! Sonuçlarına da katlanacak!" dedi.
Hüzünle ona bakıp, "Ne demek istiyorsun, Halit dayı?" diye sorunca elini göğsüne koyup, "Sen bu yaşlı adama güven yeter!" dedi. Başımı sallayıp oturduğum yerden kalktım ve daha önce duş aldığım odaya doğru yürümeye başladım. Kahretsin ki daha şimdiden şikayet ettiğim her şeyi özlemeye başlamıştım...&
Gece yarısı uyanıp uyanıp etrafıma bakındım. Bir türlü derin uykuya geçemiyor, sürekli uyanıyordum. Bu yumuşacık yatak sanki bana batıyordu. Deniz kokusunu, is kokusunu, martı seslerini ve Hades'in havlama sesini özlüyordum.
Karan'ın bana birkaç adım uzaklıkta olduğunu bilerek uyumaya o kadar alışmıştım ki şimdi dünyanın bir ucuna atılmıştım sanki. Bu saatte uyanık olurdu hep Karan. Balığa çıkmak için hazırlık yapardı. Cırcır böcekleri ve kurbağalar gecenin kimsesizliğini unuttururdu bana o sahil kenarındaki kulübede. Her yanıma bulaşan kumları bile şimdiden özler olmuştum.
Yataktan kalkıp balkona çıktım. Rüzgar ağaçları bir o yana bir bu yana savuruyordu. Kollarımı korkuluğa dayayıp temiz havayı ciğerlerime çektim ama denizin tadını vermiyordu bana. Tam odaya dönüyordum ki uzaktan gelen bir arabanın farlarını gördüm. Saat gece yarısı üç olmuştu. Bu saatte kim geliyordu ki buraya? Beyaz sütunun arkasına saklanıp araba yaklaşana kadar bekledim.
Araba sert bir fren sesi ile durunca başımı sütunun arkasından çıkarıp kimin geldiğine baktım ama şok içinde başımı geri çektim. Gelen Karan'dı. Hem de bu saatte. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Hızla odaya girip balkonun kapısını kapattım. Heyecanla bir o yana bir bu yana yürüyüp duruyordum. Böyle bekleyemezdim. Gizli gizli de olsa gidip onu görmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bİ'NEVÎ ÖLÜ
Roman d'amour"Bu iş diğerlerinden farklı. Bu kez senden birini öldürmeni istemiyorum, Karan. Sadece o kızı bana getirmeni istiyorum. Onu bul ve bana getir. Bunun için sana üç katı para ödemeye hazırım. Kızın kilosu kadar da altın vereceğim sana! Yeter ki onu ban...