"Bu iş diğerlerinden farklı. Bu kez senden birini öldürmeni istemiyorum, Karan. Sadece o kızı bana getirmeni istiyorum. Onu bul ve bana getir. Bunun için sana üç katı para ödemeye hazırım. Kızın kilosu kadar da altın vereceğim sana! Yeter ki onu ban...
Sürpriz 🦋 Evet, iki bölüm arka arkaya atıyorum bugün çünkü heyecanınızı hissedebiliyorum. O zaman devam edelim...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
&
Kulübeye geldiğimden beri ilk defa gerçek anlamda duş almıştım. Mis gibi kokuyordum, tertemiz olmuştum. Sobayı yakmama rağmen Karan bu kez gitmemiş, odun kırmaya devam etmişti. Güneş batmak üzereydi ve bir an önce yola koyulmam gerekiyordu. Saçlarımın kurumasını bekledikten sonra hemen makyaj yaptım.
Makyaj konusunda oldukça iddialıydım. Hatta profesyoneldim. Kendime güzel bir gece makyajı yaparak gözlerimi ön plana çıkardım. Dudağıma da şeftali tonlarında bir parlatıcı sürdüm. Makyaj malzemelerim çok kaliteliydi ve sonuç her zamanki gibi mükemmeldi. Gözlerim giyineceğim kıyafetlere takılınca yüzümü buruşturdum. Kot pantolon tamamdı ama başka bir üst seçmeye karar verdim. Aslında kırmızı sırt dekolteli bir bluzum vardı ama bu kadar iddialı giyinmek istemiyordum.
Bluzu elime alıp baktım. Sırtı bel hizasına kadar tüldendi ve göğüs kısmı degaje yakaydı. Çok beğenerek almıştım bu bluzu ama daha bir kere bile giyinmek kısmet olmamıştı. Omuz silktim ve bu bayrak kırmızısı bluzu giymeye karar verdim. Buz mavisi kot pantolon yerine de siyah kumaş pantolonumu giydim.
Pantolon biraz kırışmış olsa da üstüne tam oturduğu için kırışıklıklar kapanmıştı. Bluzu yüksek bel pantolonumun içine koydum ve şöyle yukarıdan kendime bir baktım. Mükemmel görünüyordum galiba. Ayna olmadığı için emin olamasam da öyleymiş gibi düşünmeye çalıştım.
Hazırdım artık. Çantam olmadığı için elime kabanımı alıp kulübeden çıktım. Karan sandalın kenarında oturmuş boşluğa bakıyordu. Varlığımı hissedince bakışlarını bana çevirdi ve resmen dondu. Telaşla üstüme baktım. Acaba çok mu gösterişli olmuştum?
Karan yavaşça ayağa kalkıp bana bakmaya devam edince kaşlarımı kaldırdım. Hızla yanıma geldi ve koluma dokunmak istedi, ama tam dokunacakken elini geri çekti. Titrediğini fark ettim. Bakışlarını göğüslerimde ve açıkta kalan köprücük kemiklerimde gezdirince yanaklarıma ateş bastı sanki. "Firuze..." diye fısıldadı; ama öyle sessiz fısıldamıştı ki emin olamadım.
Elimi göğsüme koyarak, "Bana mı dedin?" diye sorunca elime baktı. "Gitmesen olmaz mı?" diye sordu. Şaşırarak, "Gideceğimi söylemiştim sana!" deyince, "Gitme!" dedi yeniden. Hâlâ elleri titriyordu, hatta sesi bile tuhaf bir şekilde titriyordu. "Gitmek zorundayım, söz verdim çünkü," diyerek yürümeye başladım.
Karan'ın söylenmeye başlağını duyunca hafifçe dönüp ona baktım. Gözlerini kısmıştı ve sırtımdaki dekolteye bakıyordu. Aldırış etmeden yürümeye devam ettim. Arabanın motor sesini duyunca kaşlarımı çattım. Nereye gidiyordu bu adam?
Aklıma süpermarket gelince öfkeyle durdum. Yoksa oraya mı gidiyordu? Araba hareket etti ve yanımda durdu. Pencereden bana bakıp, "Bin arabaya, seni ben götüreceğim," dedi "Ama hava çok güzel," deyince, "Bin dedim, Firuze!" dedi sert bir şekilde. Arka kapıya dokununca, "Öne otur!" dedi bu kez. Sert bir şekilde ona baktım. "Lütfen," dedi daha sakin bir şekilde. Uzatmak anlamsızdı. Ön kapıyı açıp yanındaki koltuğa oturdum. Bir süre bana baktıktan sonra hızla gaza bastı.
