Hastane...En nefret etdiğim yer..
Loş ışık, hastane kokusu, insanların feryadı çığırtısı, ümüdsizce ağlaması...
16 yaşımdan beri en nefret ettdiğim yer. Peki neden?
16 yaşımda en sevdiğim arkadaşımı kendi ellerimle yıkadım morg odasında. Ağlayarak, özürler dileyerek.. ama geçti. Özür dilemem için artık çok geçti.. o mazide kaldı
(gelecek bölümlerin birinde ölen arkadaşına yer vereceğim o yüzden üstün körü geçtim)
Şimdi ne yapıyorduk söyleyim..
Muğlaya gelmemin üzerinden 2 gün geçmişti. Yemeden içmeden belki uyumadan Çağrının başında bekliyordum. Tolga 'sen git dinlen ben beklerim' diyordu ama nafile gitmiyordum.
Bu 2 gün boyunca Çağrının timi gelmişti. Onlarlada üstün körü tanımıştım. 6 kişilerdi.
Çağan, Berk, Aziz, Ali, Gence ve Safa
Hepsi çok iyi çocuklardı. Banada samimi ve cana yakın hissetdirdiler. Biraz oturup konuştuk. Onları yakından tanıma fırsatı buldum. O yüzden az çok onları gözlemledim
Şöyleki..
-Çağan qrupun daha ciddisi fakat bazen onunda arkadaşlarına katıldığı zamanlar oluyor. Esmer biri sert çehresi, siyah gözleri adeta ben askerim diye çığırıyor. Tabiki uzun boylu ve benim 2 katım gibi olmasını demiyorum. Zaten hepsi öyle
-Berk qrupun şakamatik çocuğu herkese laf atan biri. O ise sarışın mavi gözlü biri. Hep diğerlerine sataşır. Ama şakaları bazen biraz iğrenç ve bel altı ola biliyor. Uzun boylu kalıplı biri.
-Aziz herkese yavşayan bir tip. Kumral yeşil gözlü. Herkese sırnaşıyor. Uzun boylu kalıplı biri demeğime ihtiyac yok bile. Oda diğerlerine sataşıyor ama en çok Berk'e sataşıyor. Tabiki Berkde ona geri iyade yapıyor
-Ali onlardan daha normal biri gibi geliyor. Fakat bir konuda diğerlerini gazlayan biri. Onları gazlayıb olay çıkardıkdan sonra oturup gülerek onları izliyor. Daha çok eğlencesi ortalığı katıp onları izlemek.
Hepsi deli anam bunların...
-Gence tamamen ayrı kafada amk. Çağrıya hay kocam öldü ay evimin direği yıkıldı. Gibi laflar söylüyor. Anlaşılan kocama yavşıyor bu köpek.. ama bende o göz varmı.. Gence ise ne esmer ne kumral ne de sarışındı. O albino. Bem beyaz ten ve beyaz saç kaş her şey beyaz. Ama ona güzel bir hava katıyordu
-Ve sonuncusu Safa. Safa biraz soğuk gibi sanki bütün sorunların çıkış yolunu o buluyor. Çağana benziyor ama arada Çağan diğerlerini katılıyor ama Safa onlara bile katılmıyor. Safa esmerdi fatak bal renginde gözü vardı. O biraz bu konularda Çağrıya benziyor.
Düşüncelerimden beni sıyıran Tolga olmuştu. Kafamı kaldırdım ve Tolgaya baktım
"Efendim Tolga?"
Yüzüne baktığımda gülücükler saçıyordu. Kaşlarımı çattım neden pişmiş kelle gibi sırıtyordu bu?
"Ne diye pişmiş kelle gibi sırıtıyorsun lan?"
Sırıtarak kollarını göğsünde bağladı. Bilmiş tavır takındı ve konuştu.
"Senin ki uynadı"
Duyduğum şeyle hızla ayağa kalktım. Hem şaşırmış hem sevnmiştim. Çünki uyanması doktorlara göre zordu. Ama biliyordum benim yiğidim uyanır demiştim
"Ne zaman uyandı? Nerde? "
Heyecanla konuştum. Şunada sevinçden yerimde duramıyordum. Tolga rahat tavırla konuştu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komutan mısın?
Ficción GeneralKocam: Noldu küçüğüm dilin mi tutuldu? Kocam: Merak etme ben bir işlerimi halledeyim seninle ilgilenicem Kocam: Her zerrenle tek tek ilgilenecem Ben: Nasıl ilgilenmek? Kocam: Özel olarak bebeğim sen merak etme ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Yanlış bir...