•1• Tabure

0 0 0
                                    

Oturduğum yer neresiydi onu bile anlamayacak kadar uçmuştu kafam ama üzerimizde dolanan mavi mor ve kırmızı spot ışıklarını az da olsa seçebiliyordum.
Utku'nun bizi getirdiği mekanda önce şuurumu kaybetmiştim sonra kendimi. Bağırarak birşeyler söylüyordum ama ne söylediğimi ben bile anlamıyordum, gürültüden söylediklerim bana bile ulaşmıyordu. Böyle bir yerde ayık kalmamak işten bile değildi fakat ben gerçekten uçmuştum ayaklarım henüz yerden kesilmişti ve ben kimseyi görmüyordum.
"Uçuyooruuuumm" sarhoşluğun verdiği özgürlükle bağırmaya başladım fakat üzerinde olduğum bulut bana bağırdı "kızım ne bağrıyon be iyilik yapalım dedik kulaklarımızdan olduk anasını satayım"
Şaşkınlıkla konuştum ve güldüm. "Aaaa konuşan buluut ne güzell adın ne seniin?" Yüzünü görebilmek için kendimi öne atarken az kalsın onun yüzünden düşüyorduk bu sefer bu yüzden bağırdım ona. "Sen ne biçim bulutsun be bi dengede bile duramıyosun turşu kafalı" üzerinde olduğum bulut güldü bende güldüm ve tekrar şaşkınlıkla konuştum. "Aaaa bulutlar gülebiliyormuuuşş" sarhoşluğun verdiği mahmurluk kaybolurken sadece kafada bıraktığı bulanıklık ve baş ağrısı ile baş başa kalmıştım ve o anda herşey kafama dank etmişti. Biri beni kaçırıyordu ve ben burda boş boş konuşuyordum aniden çığlık atmaya başladım
Salak yine korktu ve dengesini kaybetti ikimizde düştük ama o benim üzerime düştü. "Oha ayı pestilim çıktı kalk be üzerimden" oda bana bağırdı ama sonra ben birdenbire gülmeye başladım gülmekten karnım ağrıyınca durdum gözlerimi açtığımda yoktu
kendi kendime söylenirken yine havalandım ama bu sefer bağırmadım alışmıştım bir kere ne yapsaydım? Yeniden gülmeye başlayınca bu sefer kucağına aldı düşmemem için

Ne kadar vefalı bi buluttu ama değil mi biraz sonra bir arabaya bindirildiğimizi fark ettim ve başımı torpitoya koydum gözlerim kapanıyordu ve ben bu yenilgiye izin verdim.

Pazartesi 08:45
Gözlerimi araladığımda simsiyah döşenmiş bir odada yatıyordum yeniden yumdum gözlerimi sonra ovuşturdum tekrar açtım ama görüntü değişmedi hızla yataktan kalkınca başım döndü ve içimden kansızlığıma küfür savurdum geri yerime oturdum bu sefer yavaş bir kalkış sergileyip kalktım kapının bile siyah olduğu kasvetli odadan çıkarken odanın aksine her yer bembeyazdı.

Merdivenlere yönelirken aşağıdan sesler duymamla olduğum yerde kaldım ve dinlemeye başladım "Betül'ün haberi var mı bunlardan?" Bir süre cevap gelmesini bekledim ve merdivenlere oturdum "hayır yok henüz uyanmadı uyanınca söylerim diye düşündüm" bir süre daha bekledim cevap gelmeyince bulundukları odaya girmek için merdivenlerden inmeye başladım 15 basamaklı merdiven bitince kendimi koridorda mutfağında kapısında buldum konuşanlar onlar mıydı bilmiyorum ama kafamda dönüp duran soruyu onlara yönelttim "Birincisi kimsiniz ve beni niye böyle bi yere getirdiniz ve yine ve kimsiniz?" Siyah saçlı olan bana döndü ben kafamı çevirme zahmetinde bulunmadan karşımdaki sarı saçlı biraz biraz hatırladığım adama bakıyordum.

Derin bir nefes alıp tekrar ettim. "Siz kimsiniz ve benim burada ne işim var!?" Siyah saçlı söze başlayınca kalçamı arkamda olduğunu hissettiğim masaya yasladım. "Ben Burak bu yanımdaki Serdar biz polisiz bulunduğun mekanda uyuşturucu baskını için gelmiştik sonra arkada silahlar patladı ve bize ön taraftaki insanları mekandan dışarı çıkarmamız söylendi bizde söyleneni yaptık." Kafamı yavaşça salladım ve adının Burak olduğunu az önce öğrendiğim adamın üzerine yürümeye başladım hiç hareket etmeden benim gelmemi bekledi dibine kadar gelince durdum ve kafamı kaldırıp gözlerine baktım

"Peki sana beni kurtarmanı söyleyen kim ve ben niye bir eve getirildim diğer insanları da mı kaçırdınız yoksa?" Alayvari bir şekilde gülümseyip tek kaşımı kaldırdım.

Yutkundu fakat gözlerini gözlerimden ayırmadı oda güldü ve bir adım geldi bana doğru artık aramızda hiç mesafe yoktu o biraz eğilse dudaklarıma erişebilecekti ben parmak uçlarıma çıksam onun dudaklarına yapışabilecektim yine bilmiş bilmiş gülmeyi tercih etti. Elini arka cebine atıp sigarasını ve lacivert çakmağını çıkardı önce paketi bana uzattı içinden bi dal aldım çakmağı çaktığında kafamı eğdim kafalarımız birbirine değdi ama ikimizde sesimizi çıkarmadık bir duman alıp yüzüme doğru üfledi elimle dumanı def edip bende aldığım dumanı yukarı doğru serbest bıraktım kalçamı yasladığım masaya biraz daha yerleşip oturdum oda karşımdaki koltuğa oturdu ceketimin nerde olduğunu bulabilmek için gözlerimi içerde gezdirdim bulamayınca ona sordum oda uyandığım odada olduğunu söyledi gidip aldım kapıya doğru gidince peşimden geldi. "Eve mi gidiyorsun?" Sırıttım ama cevap vermedim. "Sorduğum soruların cevapsız bırakılmasından nefret ederim abisinin kardeşi" şaşkınlıkla ona döndüm.

"Abimi nerden tanıyorsun?" Omzunu öylesine der gibi silkti ve bana kapıyı açtı çıktığımda kapı ardımdan kapandı.

Boş GemilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin