Bölümü gece 5te yazdım o yüzden yazım yanlışları olabilir şimdiden özür dilerim.
Lütfen kitabı oylayıp yorum yapmayı unutmayın💗
Kapıyı hafif aralayıp içeri baktım.Masanın dibinde yere eğilmiş,yerdeki evrakları toplayan bir çocuk vardı.Çocuğun sadece omzunu gördüğüm için kim olduğunu çıkaramadım.Belki yardıma ihtiyacı olabilir diye düşünüp içeri girdim.
"Yardım edeyim isterseniz?"
Yönelttiğim soru karşısında genç çocuğun bakışları bana yöneldi.
Tanıyordum bu gözleri,Keremin yeşilleriydi bunlar.Gözgöze gelince hafiften bi ürperim,şuan onunla aynı ortamda bulunmak bile beni heyecanlandırıyordu.
"Gerek yok."
Katı bir şekilde verdiği cevap karşısında sadece gülümsedim.Soğuk birisi olduğunu herkes söylerdi o yüzden verdiği cevaptaki ses tonuna çok takılmadım.
Anlamsız bir şekilde bakışmamızı sonlandırmak için ona soru yönlendirdim.
"Beni çağırmışsın galiba,bir sorun mu var?"
Bir kez daha gözlerimi taradıktan sonra cevap verdi.
"Voleybol takımı kaptanıymışsın.Ali hoca turnuva hakkında sana bilgi verecekmiş."Arkasına döndükten sonra bir şey hatırlamış gibi bana döndü.
"Ha bir de şu evrakları imzalamamız gerek.Normalde bu görev Meriçte ama Meriç okula gelmediği için senle benim yapmam lazım."Duyduklarımı bir süre idrak edemedim.Şaşırışım yüz ifademe vurmuş olmalı ki Kerem bir daha konuştu.
"Ne bekliyorsun gelsene."
Kafamı ona çevirip gözlerine baktım sonrasında kafamı aşağı yukarı sallayarak yanına gittim.
"İşimiz uzun gibi duruyor."
Keremin sesiyle başımı ona çevirdim.
Gülümseyip konuştum.
"İki kişi bu işin üstesinden gelebiliriz bence."
"Umarım."Soğuk bi tonla söylediği kelimeys bir şey demeden evrakları imzalamaya başladık.
Yaklaşık 10 dakika sonra pes ettim.Ellerimde derman kalmamıştı.
"Ellerim ağrıyor benim çok zahmetli işmiş ya."Hafiften sırıtarak cevap verdi.
"İşimiz uzun demiştim sana."Gülümseyerek ona baktığım sırada bir anda yüzü ciddileşti.Ne oldu dercesine bakış attıktan sonra konuşmaya başladı.
"Saçında böcek var galiba."Dediği şey ike tüylerim diken diken oldu.Böceklerden nefret ederdim ve çok korkardım.Nefret etmemin sebebi 11. yaş günümde ablamın ağzıma hamam böceği sokması ve küçükken kulağıma çekirge girmesinden kaynaklıydı.
"Ne!"
Bu kadar travmatik olaylardan sonra saçımın arasında böcek olmasını sakin karşılayacak değildim herhalde.
Yüksek sesle cırlamam karşısında Kerem kaşlarını çatıp anlamaz şekilde bakışlar attı.
"Süleymancık galiba."Birazdan kalpten gidecektim.Rahat rahat adını söylediği sevimsiz şey bir böcek değil kertenkeleydi!Eve gidince ilk işim saçlarımı uzunca bir süre yıkamak olacaktı.
Enseme yakın bir yerde bir şeyler hissettiğimde yine çok yüksek tiz bir sesle çığırdım.
"Kerem nolursun al saçımdan şu lanet şeyi midem bulanıyor."
"Bu kadar bağırmana gerek yok Zühre alt tarafı Süleymancık.Zararsız bir hayvan."
Şuanda benimle taşşak-u talat ve fitnat yani.
"Zararsız olup olmaması gram umrumda değil lütfen şu sevimsiz yaratığı al üstümden yoksa birazdan ses tellerimi koparırcasına bir çığlık atacağım!"
Şuan acayip gergindim ve çok korkuyordum.Kerem kafamdaki kertenkeleyi aldım diye bildiğim bütün duaları hatim indiriyordum.
"Tamam alacağım ama çok hareket etm-"
Cümlesini bitirmeden ben çok tiz bir çığlık koparmıştım çünkü bu iğrenç yapışkan kertenkelenin varlığını sırtımda hissediyordum.
"İçime girdi!Kerem içime girdi!"
Bağımsız bir şekilde zıplamaya başladım.Ben zıpladıkça kertenkele daha da hareket ediyordu ve ben daha da stres oluyordum.
"Zühre bi rahat dur!"
Açıkçasını söylemek gerekirse Kerem şuan çok umrumda değildi ve emin olun sırtınızda bir kertenkele varken sevdiğiniz çocuğun boş şeyler zırvalamasını sizde dinlemezdiniz.
Kertenkelenin varlığını sırtımda hissettikçe daha da çıldırıyordum ve daha da zıplıyordum.Zıplamanın bana hiçbir yararı olmadığı farkettikten sonra bir hışımla tişörtümü çıkardım ve yere fırlattım.
Kerem'e döndüm.
"Ensemde mi hala böcek baksana."
Kerem'e baktığımda bana değil başka bir yere odaklandığını gördüm.
Göğüslerime.
"Kaç yetimin hakkı var lan orada."
Açıkçası çok utanmıştım çünkü bugün destekli sütyen takmıştım.Zaten büyük göğüslere sahip olduğum için şuan Kerem'in karşılaştığı manzara pek hoş değildi.
"Çok pardon bir anlık korkuyla naptığımı şaşırdım böyle rahatsız bir duruma seni sokmak istemezdim."
Zor da olsa sonunda gözlerini göğüslerimin üzerinden çekmişti.
"Yok ya ne rahatsızlığı."
Ona 'ne imasında bulunuyorsun sen'bakışları attıktan sonra cümleyi toparlamaya çaıştı.
"Ne rahatsızlığı duyacağım ya önemli olan senin şeyin."
"Neyim?"
"Şeyin işte ya şey unuttum şeyi çok da şey yapma o kadar onemli bir şey değil."
Söylediği mantıksız cümle karşısında sadece kafa sallamak ile yetindim ve kafamı yere çevirdim.
Bizim Süleymancık yerdeydi.Çok ufak tefek bir şeydi maksimum serçe parmağım büyüklüğündeydi.
Süleymancıktan kurtulduğumu anladıktan sonra hemen tişörtümü yerden aldım ve bir çırpıda giydim.
Giyip kapıya doğru yaklaşırken Kerem seslendi.
"Hop nereye gidiyorsun daha var işimiz."
Bu rezillikten sonra tabiiki de onunla aynı ortamda bulunmayacaktım.
"Dersimiz kimya ve hoca erken gel demişti geç bile kaldım.Sözlümün düşük gelmesini istemiyorum görüşürüz."
Umarım görüşmeyiz.Ona bir şey deme fırsatı tanımadan direkt odadan çıktım.
Sınıfa giderken okulun vitrinindeki aynadan kendime baktım.Yanaklarım kıpkırmızıydı ve terlemiştim.
Kendimi çok rezil gibi hissediyordum ve hayatım boyunca unutmayacaktım.
Bu anımı Eylül ve Mete'ye anlatmak istemiyordum.Anlattığım taktirde kesinlikle beni yargılayıp daha da utandıracaklardı.
Zihnimdeki düşünceleri bir çırpıda silerek sınıfın kapısını tıklatarak içeri girdim.
Bölüm sonu🌟🌟
Eveettt uzun zaman olmuştu bölüm atmayalı özlemişimm.Kitaptaki erkek karakteri hala bulamadım büyük ihtimalle temsili fotograflar atacagım sadece :(
Kitabı okuyan sadece 5(bes) kisi var oncelikle onlara cok cok cokk tesekkur ederiimm beni okudukları içinn.
İyi bir yazar olmadığımı biliyorum ve bu da benim ilk denemem kötü yerler olabilir okumamanıza hak veririm💞
Okuyanlar yorum yapıp oylarlarsa coookk mutlu olurum görüşürüüzzz.
YOU ARE READING
Orjinal Saçlı Kız-Yarı Texting
Genç Kız EdebiyatıKerem:Saçında kertenkele var galiba. Zühre:Ne? Kerem:Ufak bişey ya abartmaya gerek yok. Zühre:Sen kafayı mı yedin?