-30-

74 13 14
                                    


Sabah gözlerini zorlukla araladığında giyinen bedeni görmüştü. Yoongi uyandığını fark ettiğinde kravatını düzeltmiş ve yanına gelip şakaklarından öpmüştü.

"Bugün dersin var mı?"

"Yalnızca öğleden sonra." Diye fısıldadığında "O zaman daha erken uyu sen." Demişti tıpkı onun gibi fısıldayarak. "Kalktığında kahvaltı yapmayı unutma. Çıkıyorum ben güvenliği aktif edeceğim haberin olsun." Başını salladığında uykulu gözlerle yeniden gözlerini yummuştu Hoseok. Yoongi'nin ne zaman gittiğini dahi hatırlamıyordu.

Uyandığında etrafına baktı. Kimse yoktu. Kalktığında banyoya ilerleyip yüzünü yıkadı ve ayak üstü bir şeyler atıştırarak evden ayrıldı. Motoruna binmek yerine taksi çevirdiğinde uykusunu alamadığından sessizdi.

Dakikalar sonra şapkasını başına geçirip maskesini burnunun altına indirdiğinde önünde dersi anlatan hocanın üzerinde gezdiriyordu gözlerini. Kollarını göğsünde birleştirmişti ve sessizdi.

"Vay sen fakültenin yolunu bilir miydin?" Tanıdık beden ağzındaki gevşek gülüşüyle yanına oturduğunda elini uzatıp yanaklarını sıkmıştı. "Rahat dur." Demişti Hoseok homurdanarak. "Kırk yılın başı derse gelesim tutmuş izin ver de dinleyeyim."

"Nerden esti peki bu ders aşkı?"

"Devamsızlık hakkım bitmek üzere." Diyerek fısıldadığında yanındaki bedenin güldüğünü işitti. "Hmm o yüzden demek. Diğer türlü yüzünü göreceğimiz yok zaten."

"O gün gördün ya."

"Sahi o gelen adam kimdi?" Yoongiyi kastettiğini anladığında Hoseok başını hafifçe eğip ona döndü.

"Bir kez daha denk gelirseniz büyük ihtimalle hayatını kaydıracak biri."

Kaşlarını kaldırmıştı.

"Günde kaç kişiyi evine çağırıyorsun oğlum az nefes al."

Hoseok o günü hatırladığında elinde olmadan huzursuzlanmıştı aniden. Yüzündeki maskesini hafifçe indirdiğinde ellerini masanın üzerine bırakıp önündeki kalemi eline aldı.

Alt dudağını ısırdığında şortunun açıkta bıraktığı çıplak bacağında hissettiği dokunuşla irkilip gözlerini çevirdi kızgınlıkla. "O elini çek."

"Noluyor sana niye bu kadar huysuzsun? Gidelim mi bana alayım sinirini, hmm?"

Fısıldaştıkları için önlerinden birkaç kişi onlara döndüğünde kısa bir an gözlerini yumdu Hoseok. Dikkat çekmemeye çalıştıkça daha çok dikkat çekiyordu resmen.

"Ya siktir git başka yerde otur ne yapıyorsun burnumun dibinde?"

"Tek boş yer burası ben ne yapabilirim?"

"Yalanını sikeyim."

Hoseok dişleri arasında konuştuğunda bacağındaki yabancı elin şortundan içeri doğru hareket ettiğini hissederken rahatsızca kıpırdandı. "Ölmek mi istiyorsun sen?"

Güldüğünü işittiğinde aniden önündeki kalın kitabı eline alıp gülmeye devam eden yüzüne sertçe vurmuştu. Elini çekmesiyle acıyla inleyen sesini duyduğunda şimdi hoca da dahil tüm yüzler onlara dönüktü.

"Noluyor orada?"

Kanayan burnunu görebiliyordu. Hoseok cevap vermeyip ayağa kalktığında sessizce arka kapıdan çıkıp ayrılmıştı sınıftan. Koridordaki otomattan aldığı çikolata paketini dudaklarına götürürken dakikalar sonra kapının açılmasıyla dersin bittiğini anladı. Onu gördüğünde bir elindeki peçetesini burnuna tutuyordu. Gülmüştü.

Succession | SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin