-18-

49 11 8
                                    


Televizyonu açtı Yoongi. Hoseokun bahsettiği anlaşma anlatılıyordu. Vergi kaçakçılığını gizlemesi için ona yardım ettiğine hala inanamıyordu suçlu ararken suçlu duruma düşmüştü resmen. Gözleri yapılan anlaşmanın önemini anlatan muhabirin üzerindeyken kapının çalındığını duydu, ayağa kalktı. "Selam." Demişti Hoseok elindeki paketleri göstererek. "Yemek yeriz diye düşündüm."

"Sana istediğin gibi buraya gelebileceğini düşündüren nedir?"

"Sana ağız işi vermem?"

Kaşlarını çattığında güldü. "Şakaydı." Dedi paketleri masaya bırakırken. "Niye kızıyorsun komşu değil miyiz? Birlikte yemek yiyelim istedim."

"Ah, ne kadar da masumsun öyle sen."

Güldü ve başını eğdi. "Bir gün birinin bunu fark edeceğini biliyordum." Gözleri televizyona kaydığında gülüşü büyümüştü. "Vay. Basına sızmış demek anlaşma. Bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum."

"Arkasındaki pis işlerini de biliyorlar mıdır acaba?"
Hoseok yanına oturup gözlerini televizyona dikti ve muhabirin anlattıklarını dinledi. "Abartma." dedi hemen ardından sessizce yemekleri paketlerinden çıkarırken.

"Ülkeye yabancı yatırım getiriyoruz. Döviz hareketlerini takip ediyor musun sen? Nasıl yükseldiğini gördün mü? Yalnızca tek bir anlaşmayla."

"İyi bok yedin." Diye mırıldandığında sırıtmıştı Hoseok. "Çin yemeği seviyorsundur umarım."

"Sevmem."

"Gerçekten mi?" Eline telefonunu aldı ve gözleri büyük bir ciddiyetle üzerine döndü. "Ne seversin? Söyleyeyim hemen."

Gözlerini devirdiğinde telefonu elinden alıp kenara bırakmıştı Yoongi. "Bu seferde ben şaka yapayım dedim." Hoseok kaşlarını kaldırıp yüzünü buruşturmuştu abartılı bir ifadeyle. "Çok komikti." Dediğinde uzanıp tabağına çin mantısından aldı. "Bu saatte açık çin lokantasını nerden buldun sen?"

"Çinden."

"Ne?"

"İki saat önce oradaydım. Az önce indim uçaktan."

"Şirketin önünde yapılan protestolara şaşırmamalı. Özel uçaklarınız iklimin anasını sikti."

"Bundan da ye." Dedi Hoseok onun tabağına börekten koyarken. "Ayrıca özel uçak olmadan işleri bu kadar hızlı halletmemizin imkanı yok."

Susamlı tavuktan iştahla yerken başını çevirip ona baktı Yoongi. Acıktığı belli oluyordu. "Aç bıraktılar herhalde seni?"

"Babamın saçma işleri işte. Uçakta türbülanstan uyuyamadım 2 saatlik uykuylayım. Her an bayılabilirim." Önündeki birasından içtiğinde onu izlemeyi kesip önüne döndü Yoongi. "Ve iner inmez buraya geldin."

"Asla aklımdan çıkmadın." Dedi alayla Hoseok, ağzındaki yemekle komik görünüyordu, Yoongi gülmemek için zorladı kendisini. "Ağzında yemek varken konuşma."

"Ağzımda başka ne varken konuştuğumu söyleyeyim mi?"

"Sikeyim Hoseok." Tepkisine sesli bir şekilde güldüğünde bedeni omzuna çarpmıştı. "Çok fesatsın. Belki başka bir şey dicem."

"Asla inandırıcı değilsin."

"Kızma. Şaka yaptım." Dediğinde daha fazla yemeyeceğini söyleyerek arkasına yaslanmış ve başını hafifçe eğmişti. Hemen ardından ona sırnaşmış ve başını karnına yaslamıştı. "Uykum var." Demişti mırıldanarak. "İçeri git." Dediğinde gözlerini yumdu Hoseok. "Burası daha rahat."

Succession | SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin