Rayb

1.8K 123 611
                                        

Ay vote sınırını o kadar hızlı geçtiniz ki bölümü yazmaya bile fırsat bulamadım... Bu sebeple özür maiyetinde nispeten biraz daha uzun bir bölümle geldim karşınıza. Çok teşekkür ederim ilginize<3 Fakat müsaadenizle bu sınırı biraz yükselteceğim ki zaman kazanayım.... 45 vote diyelim mi? Keyifli okumalar diliyorum<3

Gözlerini kırpıştırdı. Zeynep'e babasının böyle bir kitap almayacağını biliyordu, annesi nereden alacaktı; yani taşınırken getirmiş olamazdı. Zaten dergahta böyle bir kitap bulunmazdı. 

Zeynep'in kendisine döneceğini anladığında bakışlarını çevirdi. Gördüğünü bilmesini istemiyordu. Ayrıca uzun uzun dikilmişti odanın ortasında, bir şeyleri belli etmemesi icap ederdi. Şimdilik...

"Hayırlı geceler, Zeynep." dedi kızın gözlerinin içine bakarken.

Zeynep az önce kendisiyle gülüşen adamın şu anki haline anlam veremedi. Bir anda donuklaşmıştı sanki. Yine de bir şey demedi, o da gülümsemeyi kesti. "Hayırlı geceler Cüneyd Efendi."

Cüneyd kızdaki değişimi fark ettiyse de bozuntuya vermedi. Aklında dönen bir sürü düşünce vardı. Arkasını dönüp odadan çıkarken de, merdivenleri inerken de, salona elindekileri bırakırken de aynı şeyi düşünüyordu. Bu kitap nereden çıkmıştı?

Elindeki battaniye ve yastığı salona alelade bir yere bıraktıktan sonra mutfağa yöneltti adımlarını. Ne olursa olsun kıza söz vermişti sonuçta. Masaya bıraktığı bilekliği alıp incelerken yeniden salona döndü, birkaç mum yakıp camın önüne çöktü. 

Bacaklarını toplayıp otururken zihninin toparlanması için bir dua okuduktan sonra tüm odağını elindeki bileziğe vermeye uğraştı. Bir dizinin üzerini kendine çalışma alanı yapıp maharetli elleriyle ince ince uğraşarak yumuşak metali bükmeye başladı.

Aradan geçen dakikaların ardından kontrol etmek için duraksayıp bileziği muma yaklaştırırken sonuçtan memnundu. Kimseye temas etmeye becerisi olmayan elleri şimdi hünerini esirgememişti. Kusurları olsa da birkaç beceriye hala sahip olabildiği için hoşnuttu, gülümsedi.

Kendince en ince detayları da hallettikten sonra bir süre izledi ellerinde şekil verdiği bileziği. Bir gün hayatını da böyle kolayca düzeltebilme gücü bulmayı umuyordu. 

Aldığı derin nefesi burnundan oldukça sesli bir şekilde verirken gözleri etrafta dolaştı, evini inceledi. Aklına düşen fikri uygulamakta kararsız kalmıştı. Evine aidiyetini sorgularken fikrini tartıyordu bir yandan.

Daha fazla düşünürse yapamayacağını bildiğinden anlık bir cesaretle harekete geçti. Oturduğu yerden rüzgar gibi kalkmasıyla merdivenleri tırmanıp Zeynep'in odasının kapısına varması neredeyse bir olmuştu. 

Zeynep'in odası değil, yatak odamız.

Kapıda beklerse tereddüde düşeceğini biliyordu. Kendine düşünmek için zaman tanımadı. Kızın uyumuş olduğunu tahmin ettiğinden olabildiğince sessiz araladı kapıyı. Adımlarını tüy gibi atıyordu odanın içine ilerlerken. Bu odaya taşındıktan sonra ilk kez giriyordu, kapının eşiğinden içeri geçmeyi hiç düşünmemişti daha önce. Gerçi şimdi de düşünerek hareket etmiyordu, düşünse yapamazdı.

Cesaretini nereden aldığını zihni bilmese de kalbi biliyordu. Akşam yemeğinden evvel yaşadıkları o zarif an ve yemekteki o tuhaf hissiyat sağlamıştı ona bu cesareti. Levent Hoca'ya sorduğu sorunun cevabını yaşayarak öğreniyordu. Bir şeyler değişiyordu, içeride.

Yukarı süratle çıkışına tezat olabildiğince yavaş ve sessiz attığı adımlar yatağın başında sona erdi. Duraksadı, başını eğdi. Ellerini yüzünün altına koymuş uyuyan kıza baktı kirpiklerinin arasından. Teninin parıltısıyla odayı aydınlatıyordu sanki, izlemeye doyulmayacak bir letafeti vardı. Baktıkça güzelleşen bir sureti vardı. İstemsizce gözlerini kırpıştırdı. Sanki gözünü alacak kadar kuvvetli bir ışık kaynağına bakar gibiydi.

Muhafız| CünZeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin