"İnsan bir defa en kötüsünü yaşayınca artık oldukça kötü pek o kadar korkunç gelmiyor kulağa."-karanlık zihinler/alexandra bracken.
________
8
🌑
Hayatın sunduğu ne denli doğrular vardı, yanlışların yanlarından başlarını uzatıyorlardı. Yanlışların seçimlerden ibaret olduğu doğruydu. Doğrular da en az yanlışlar kadar dikkat çekiciydi, yine de yanlışların heyecanlandırdığı gibi hiçbir doğru kuvvetli değildi.
Kara haklıydı, doğru ve şeytan yan yana olmamalıydı. Bu sözleri ile yüzüme tokat attı ve beni omuzlarımdan tutarak sarstı. Belki de bu bir uyarıydı, küçük bir hayyam çadırındaki sağanaklardan kaçıştı.
Gitme vaktim gelmişti, bana gitme derken bile git demişti.
Kara, şiddet bağımlısı bir adamdı. Karanlığa boyun eğmiş bir ibaresi yoktu onun, aksine başlı başına karanlık ona hizmet ediyordu. Bense cesaret tohumları yutmuş gibi onunla arkadaş olmuş, ona güvenerek arabasına bile binmiştim. Tohumları ise gözyaşlarımın sulamasına izin verecektim.
Bu, olmamalıydı.
O tohumlar büyümemeli, içimde kocaman bir ağaca dönüşüp bedenimi çürütmemeliydi. Gözlerimin şahitlik ettiği, kulaklarımın işittiği pekçe somut vardı bu mahallede. Buna rağmen her şeyi normalleştirmeye başladığımı fark ettiğimde sabır diler gibi nefes aldım.
Balkonumda bir süre onun çektiği kapalı perdeleri izledim. Aklımda bir ton kabusun çıkartmadığı çığlık seslerinin öfkesi dolanıyordu. Hiçbir şey düşünmüyor, aynı zamanda çok şey düşünüyordum. Kendimi toparlayıp içeriye geçtiğimde evde dolanmaya başladım. Hakan'a verdiğim haftanın iki günü özel ders ile buradan kaçmaya yetecek bir para biriktiremeyecektim, başka şeyler düşünmeliydim.
Evde dolanıp düşündüğüm sırada gri örtülü havanın yağmayışı ile kendimi dışarı attım. Atkımı yüzüme iyice sardım ve mahallede dolanmaya başladım. Çarpı atılan o evin önünde durdum. Onlar öldürülmüş müydü, bilemiyorum. Yalnızca korkularımın arasında öylece gerinip duruyordum.
"Komşuları mı dikizliyorsun?"
Başım sese çevrildi. Kaya ve Zeki mahallede turluyorlardı. Üstlerinde deri ceket, içlerinde siyah tişört vardı. Altlarına salaşa kaçan bir siyah keten giymişlerdi. Bedenimi onlara doğru döndürdüm ve ellerimi montumun ceplerine soktum, "Buradaki insanlar nerede?"
"Kıt kıt," dedi Zeki yanımdan geçtikleri sırada. Elini makas yaptı ve bana otuz iki diş sırıtarak başını benden ayırmadan yanımdan ilerledi. Sonunda başı önüne çevrildi ve elini deri ceketinin cebine soktu.
"Çocuk vardı?" diye bağırdım.
Durdular sırtlarını izlediğim sırada. Zeki gülerek bana dönerken Kaya şaşkınlıkla buluşturdu gözlerini, "Yani?" dedi kaşlarını çatıp bana bir adım atarken. Minik bir damla burnuma düştüğünde gözlerimi kırptım.
"Çocuk da mı kıt kıt?" dedim korkuyla elimi montumun cebimden çıkartıp makas yaparak, "O da mı kıt kıt?"
"Sana ne ki?" dedi Kaya gözleri kısık bir şekilde bana doğru ilerlerken. Gözleri abisininkiler gibi ürkünç gelmemişti. Onun gözleri kahverengiydi, buna rağmen abisinin mavileri çok daha koyu hissettirirdi, "Sen neden her şeye böyle damlıyorsun Melek?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA ÇİY | +18
Novela JuvenilMelek, üniversite okumak için İzmir'deki köhne bir mahalleye taşınır. Mahalleyi yöneten Karahan Çakır'ın dikkatini çeker, ancak onlar melek ve şeytan kadar farklıdırlar. Kara, onunla anlaşmak için ortak bir yol seçer. Kitaplar... "Kara bana hoş geld...