6. BÖLÜM : DAVA

2.6K 164 69
                                    

-----------

"Zaten insan, hep başkaldırır."

-franz kafka/dava.

-----------

🥀


İnsanlar muhalefet olmaya bayılırdı. Mahallenin istizah etmeme sebebini biliyordum aslında. Mahalleli Kara'dan uyuşturucu ve silah temin ediyordu. Kara istediği her şeyi yapmanın karşılığında onları birkaç zehir ve ölüm tüfeği ile satın almıştı.

Aksi halde mahallenin tüm bu korku selinde boğulmak isteyeceğini hiç sanmıyordum. Herkes çıkarları için tokalaşmıştı burada. Apartmanımın zemin katında yaşayan teyzenin bu konulardan pek haberi olduğunu sanmıyordum, dakikalardır çaldığım kapıyı bile zar zor duyup açmıştı.

"Merhaba!" diye bağırdım heyecanla, "Ben üst kat komşun, Müjgan teyzeciğim. Gelebilir miyim!"

"Kim?" dedi yaşlılıktan griye kaçan kahveleri solgun bir şekilde beni seçmeye çalışırken. Saçları kısa ve bembeyazdı. Üzerinde koyu kahve bol uzun bir elbise, ayaklarında terlikler vardı.

"Komşu!" diye bağırdım heyecanla. İşaret parmağımla tavanı gösterdim, "Üst kat!"

"Gel...gel kızım." dedi soluk soluğa. Nefes almakta zorlanıyordu. Seksenlerinde duruyordu Müjgan teyze. Hayatın külliyesini esip kavurduğu belliydi. Kim bilir neler yaşamıştı, şimdi yalnızlığa bırakılmıştı.

İçeriye girdiğimde havasız ve boğucu eski mobilya kokuları ile karşılaştım. Salonuna doğru ilerledim ve camlarından birini açtım. Koyu kırmızı perdeleri kapalıydı, evin arka cephesine doğru bakan kısma vuran güneş içeriye dokunamadığı için ev kapkaranlıktı. Duvarların birinde bir adamın fotoğrafı asılıydı. Solgun renkteki fotoğrafta adam ciddiyetle kameraya bakmıştı.

Koltuğa oturdu ve geriye yaslandı. Karşısındaki tekli koltuğa geçip ellerimi bacaklarımın arasına sıkıştırdım ve kocaman gülümsedim, "Nasılsınız Müjgan teyze?"

"Şükür," dedi başını onaylar anlamda sallarken, "Sen nerelisin, kızım?"

"Manisa ben," dedim gülerek, "Ben de Egeliyim."

"Güzel güzel," dedi ve geriye yaslandı, "Talebe misin?"

"Evet muallim olmaya geldim İzmir'e," dedim neşeyle ve bağırarak, "Öğretmen olup ülkemize pırıl pırıl bir gençlik yetiştirmek istiyorum."

"Maşallah," dedi ve elbisesini tutup hafif havalandırdı, "Bu ülkenin aydın gençlere ihtiyacı var."

"Kesinlikle," diyerek öne doğru eğildim, "Teyzeciğim eksiğin var mı? Ben gidip alayım sana bakkaldan."

"Ekmek alır mısın yarın sabah?" dedi bana merakla bakarak, "Mahallenin çocukları alırlar bana sabahları, ama çoğu zaman ihsan gibi başıma kakarlar. Sen alsan daha iyi, beni hor görmedin hiç."

"Hepimiz yaşlanacağız, ben seni neden hor göreyim?" diye sordum şaşkınlıkla, "Onlar şımarıklar, daha ufak yaşları. Boş ver sen onları, ben alırım sana her sabah."

"Sağ olasın, Allah razı olsun kızım." dedi başını onaylar anlamda sallarken. Gözlerim duvardaki adamın fotoğrafına kaydığında baktığımı zar zor seçerek başını duvara çevirdi.

"Vuslatı bekliyorum ben," dedi yavaşça, "Vuslat Bey'e kavuşacağım o vuslatı bekliyorum."

"Çocuk yok mu sizin?" dedim merakla, "İkiniz miydiniz Vuslat amca ile?"

KARA ÇİY | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin