13. BÖLÜM

4 0 0
                                    

AŞK NASIL BİR ŞEYDİ?

"Devam et" dediğini duydum tanımadığım bir sesin önümü döndüğümde Turan TOKSÖZ karşımdaydı babam gibi dik duruşu belinde silahı her an her şey için tetikteydi. Kum torbasından uzaklaşıp ona baktığımda gülümsüyordu. "Daha sert vurmalısın, ama kontrolsüzce de değil" dedi. "Seni bölmeye gelmedim kızım geçiyordum öyle sen devam et," deyip konuşmamı beklemeden ayrılmıştı yanımdan. Akşam yemeği için yemek yemeye gidiyordu, Antrenman alanında benden başka kimse de yoktu zaten herkes yemek yemeye gitmişti. Ben Fırat ile beraber Melda teyzelere gideceğim için yemeğe çıkamamıştım. Bir kaç sert darbe daha indirmiştim kum torbasına. Etrafı sisli görmeye başladığımda sağıma soluma baktım ama bir şey yoktu belki de zihnimin bir oyunuydu diyerek kum torbasına vurmaya devam ettiğimde arkamdan bir ses gelmişti sesin kime ait olduğunu anlamak için arkama döndüğümde yine kimse yoktu. Bir karartı geçmişti önümden arkama doğru ilerlemişti ama sisli görüşüm yüzünden şimdi nerde olduğunu bilmiyordum. Gözlerim nerede olduğunu ararken bir anda ışıklar gitmişti şimdi iyice zorlaşmıştı. "Işık olmadığında ne yapacağım Baba?" diye sormuştum, Abim ve Fırat gülmüştü ama babam onlara kızıp şöyle demişti, "Karanlığı kullan fıstığım," ilk eğitimimdeydim Fırat ,Abim ve Babamdan almıştım eğitimimi.

Şimdi ışık yoktu ve benim karanlığı kullanma zamanımdı. Ve babam hep şuna inanırdı mesela göremiyorsam vuruşum güçlenirdi iyi atış yapamıyorsam bıçağı iyi kullanabileceğimi söylerdi ve ya Yumruklarım gereğinden sertse öldürmemem gereken birini öldürebileceğimi ve her kelimesinde de o kadar haklıydı ki.

Arkamdaki karartı hareketlendi ve bunu çok net duyabiliyordum. Karartı diye adlandırdığım kişinin yanağı olduğunu tahmin ettiğim kısma bir yumruk savurmuştum. Karartı yere yıkıldığında tam bir yumruk daha geçirecekken arkamdan biri omzuma dokunduğu an bunu yapmaktan vaz geçip arkamdaki ile ilgilenmeye karar vermiştim. Belli ki tek değillerdi, birden fazlalardı. Onun karın boşluğuna sert tekmelerimden birini geçirdiğimde bir karartı daha çıkmıştı ortaya. "Bir bitmediniz!" diye mırıldandım sinirle. Neyse ki üzerimde siyah tulumum olması işimi kolaylaştırıyordu. Bu seferki karartının elinde silah vardı ve silahı tam anlımın ortasında hissediyordum, tetiği çektiğini anladığım bir ses çıktığında kendimi birkaç adımda geri savurmuş ve silahın olduğu yere üstten bir tekme atmış silahı düşürmüştüm. Anlamlandıramadığım bir şekilde kurşun silahtan çıkmamıştı. Karşımdaki karartı durmuyordu üzerime geldiğinde çifter yumruk geçirmiştim ona da. Bir hareketlenme hissettiğimde arkamda birinin olduğunu anlamıştım. Önümdeki karartının saçını tutup kendimi havalandırdığımda ona tutunarak iki ayağımı birden arkamdaki kişiye savurdum ve acılı iki hırlamaya bakılırsa devrilmişti. Saçlarından destek alarak arkamdakine tekme attığım kişiden ise hızla uzaklaşıp bir çift yumruk geçirmiştim karnına. Ben vurmaya devam ederken bir ses duydum ardından ışıklar açılmış ve sis gitmişti.

"Öldürecek! Yardım etsenize," Derya'nın sesiydi.

"Perti çıktı yalnız!" Alp'in sesiydi.

"İşte çılgın dövüşçüm!" Yağmur'un sesiydi.

"Aşkım acıyor mu?" Aslı'nın sesiydi.

"İşte benim kardeşim!" Abimin sesiydi.

Sesler birden fazla olduğunda dövdüğüm dört adamın da bizim ekipten olduğunu Fark ettim. Aslı yere çökmüş Eren'in yüzüne geçirdiğim yumruğu inceliyordu. Polat maskesini çıkarmış telefon kamerasından yüzünü getirdiğim hale bakıyordu. Yiğit de maskesini çıkarmıştı ama yerde öylece yatıyordu neden mi? Karnına geçirdiğim tekmeler yüzünden.

Ayağa kalkıp yanımda bir yumruk daha geçireceğim maskeli adamın maskesini çıkardığımda hemen gözünün altındaki şişlikle gülümseyen Fırat'ın yüzünü gördüm.

PLAN 309Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin