Gecenin karanlığının yanı sıra soğuk hava da içinin ürpermesine sebep oluyordu sarışın adamın. Bu gibi havada nöbetten yeni çıkmış, yorgunca evine yürüyordu.
Sokakta kimse yoktu, sadece İsmail'in ayak sesleri duyuluyordu. Eve yaklaştığında binasının önünde gördüğü gölge ile kaşlarını çattı. Uzun boylu biri öylece binanın önünde dikiliyordu.
İsmail adımlarını yavaşlattı. Neden orada dikildiğini anlamaya çalışıyordu. Hırsız falan mıydı ?
Ama o daha sorularına cevap bile düşünemeden uzun boylu adam yere yığıldı. Ismail şaşkınca bir süre adama baktı. Neler olduğunu idrak ettiğinde koşarak adamın yanına gitti.
Adamın yüzü yara bere içindeydi, beyaz gömleği yüzündeki yaralardan akan kanlar yüzünden kan içindeydi.
İsmail bir süre ne yapacağını düşündü. Etrafına baktı. Neden bu adamı dövmüşlerdi ? Neden buradaydı ?
Uzun boylu, kıvırcık saçlı, güzel yüzü olan bir adamdı. Yüzündeki kan bile onu çirkin gösteremezdi.
Adamın acıyla kıpırdandığını gördüğünde İsmail onu buradan götürmesi gerektiğine emindi. Sanki kuş gibi hafifmiş gibi adamı omzuna aldığında, kıvırcık saçlı gözlerini araladı ve fısıldadı.
"Başını belaya sokacaksın İsmail."
İsmail fısıltı ve kısık ses arasında kalan ses tonuna karşı şok içinde baktı bir süre. Adını nereden biliyordu ?
Çok düşünmeden ve kimseye görünmeden eve çıkarttı koca bedeni. Yavaşça - pek de yavaş olmayan bir şekilde - koltuğa bıraktı onu ve hemen perdeleri örtmeye gitti.
Camın kenarından bir süre dışarıya baktığında koltuktaki bedenin alaycı sesini duydu.
"Madem korkuyorsun neden yardım ediyorsun bana ?"
İsmail koltuktaki adama dönüp gözlerini devirdi.
"Minnettar olman gerekirken bu kadar boş yapman sinir bozucu"
Koltuktaki beden hiçbir şey söylemezken İsmail banyoya gitti. Birkaç pansuman malzemesi bularak geri döndü. Tıp fakültesi öğrencisi olmasına rağmen hala neden tam teşekküllü bir ilk yardım çantası yoktu o da bilmiyordu.
Koltuğa geri döndüğünde uzun bedenin çoktan uyuyakaldığını görünce şaşırmadı pek. O kadar kötü dayak yemişti ki ölmemesi mucizeydi.
Yavaşça bedeni yatırdı koltuğa. Gömleğini kesti hızlıca ve göğsündeki, karnındaki morluklara baktı. Acıyarak kaşlarını çattı. Cidden nasıl dayanmıştı bu kadar acıya ?
Bir süre yaralarını temizledi. Her irkildiğinde üzgün olduğunu söyleyerek geri çekildi. Daha sonra kanlı pamukları kenara koyup, işi bitince genç adamın üstünü bir pikeyle örtüp yanındaki diğer koltuğa uzandı.
Tanıdıktı, ona neden tanıdık geldiğini bilmiyordu ama yüzü tanıdıktı. Merak ediyordu kim olduğunu, neden dayak yediğini, neden korkutucu görünse de aslında korkutucu olmadığını.
Bunları düşünürken çoktan uyuyakalmıştı İsmail. Evinde belki de azılı bir katil vardı ama umrunda değildi. O bu mesleği insanlara yardım etmek için seçmişti değil mi ?
****
Mrb ben yeni bi ficle geldim cjekckld Mafyatik bişiler planlıyorum umarım beğenirsiniz ❤️❤️