İsmail gece geç saatte nöbetten döndüğünde Barış'ı ayakta görmeyi beklemiyordu. Kıvırcık olanın mutfak masasında oturmuş kahve içtiğini gördüğünde gözlerini devirdi
"Bakıyorum da bugün de gitmemişsin."
Barış imalı söze gülerek kafasını salladı. Yaraları iyileşmiş, görünürde sadece bazı çizikler ve morluklar kalmıştı. Ama İsmail'in yanından o kadar ayrılmak istemiyordu ki her seferinde bir bahane bularak o evde kalmaya devam ediyordu. Neden olduğunu bilmiyordu ama İsmail de onun gitmesini istemiyordu. Ona alışmıştı.
Neredeyse 2 haftadır süren ev arkadaşlığı İsmail'in okula gitmesi ve geri döndüğünde Barış'la didişmesi ile sürüyordu. Ama ikisi de birbirine baya alışmıştı.
"Unuttun mu ben azılı bir suçluyum, böyle söylediğin için seni cezalandırabilirim."
İsmail gözlerini devirerek üzerindeki ceketi sandalyenin üstüne attı. Güldü ve kafasını salladı.
"Unuttun mu ? O rezil hayatını bana borçlusun Barış Bey."
Barış gülümsedi, hayatını, geçmişini ve geleceğini her şeyi ona borçluydu ama bunu bilmesine gerek yoktu.
"Ben bir duş alıp geliyorum, yarın dersim de nöbetim de yok nasıl olsa. Otururuz biraz."
Barış kafasını salladı, evet oturalım "beraber" diye iç çekti. Onu hala seviyordu...
***
İsmail duştan çıktıktan sonra odasına geçmeden önce Barış'a seslendi. Ama duymayabilir diyerek oturma odasının kapısının önüne geldi beline sardığı havluyu tutarak.
"Bi tane korku filmi koysana geliyorum ben de."
Barış onunla dalga geçmek için yattığı yerden kafasını kaldırdığında şaşkınca bir süre genç adama baktı. Duştan çıkmış, ıslak saçları vücuduna akıyordu. Barış yutkunarak koltuktan kalktı ve gerginliğini bastırmak amacıyla güldü.
"Ne o ? Niye korku filmi ? Korkunca bana mı sarılmak istiyorsun ?
İsmail gözlerini devirerek karşısındaki adama baktı. Bu flörtöz tavrı hem komik hem sinir bozucuydu ama bir şey demedi.
"Hadi hadi, az laf çok iş. Geliyorum giyinip."
İsmail onu dinlemeden odadan çıktığında Barış tekrar yutkundu.
"Bir daha giyinmeden gelme zaten amina koyım."
***
:))