Sabah uyandığında koltuktaki bedenin hala uyuduğunu fark etti sarışın doktor adayı. İç çekti ve yavaşça ayağa kalktı. Beli tutulmuştu ama umrunda olmamıştı pek, hafifçe gerindi ve koltuktaki bedenin ateşini eliyle kontrol etti. Sorun yoktu, sadece uyuyordu.
İsmail kalkıp pencereden bakmak istedi tekrar. Etrafı kolaçan etmeliydi. Perdeyi biraz aralayıp dışarı baktı tekrar. Etrafta görünen biri olmayınca tam geri dönecekti ki duyduğu boğuk sesle irkildi.
"Merak etme, senin için gelmiyorlar"
Kıvırcık olanın uyandığını ve hemen arkasında olduğunu gördüğünde korkuyla ona döndü. Yüzündeki morluk ve yaralara rağmen bu kadar güzel olması onu şaşırtıyordu. Elini kalbine koyduğunda diğeri sakince konuştu
"Kusura bakma, korkutmak istedim."
İsmail şaşkınca ona bakarken Barış munzur bir gülüş sundu. Onu özlemişti, onun sinir olduğundaki yüz ifadesini daha çok özlemişti. Ama İsmail'i tehlikeye atmaktan korkuyordu.
İsmail ise göz devirerek konuştu
"Ne sapık gibi arkamda beliriyorsun?"
Barış güldü
"Sapık mı ? Bunu gömleğimi yırtan adam mı söylüyor?"
İsmail gözleri büyüyüp korkuyla açılırken Barış sırıtıyordu
"Yaralarını temizledim nankör herif, keşke bıraksaydım da geberseydin orada."
Barış'ın yüzü düştü, istemsizce düşünmeden konuştu
"Gerçekten mi ?"
İsmail onun kırgın çıkan sesiyle şaşırsa da onu reddetti
"Hayır sinirle söyledim, yaşamana sevindim."
"Yine de seni tehlikeye atmamalıyım"
İsmail'in sözleriyle gülümseyen Barış, tehlikeyi belirtmeyi unutmuyordu...
***
Bu hikayeye devam edicem, mini bi fic olacak <3