İkisi de gergince kapıda kim olduğunu merak ediyordu. Barış İsmail'i kolundan tutup kapıya çekti ve fısıldadı.
"Bir şey belli etme, belki sadece komşundur."
İsmail gözlerini devirdi, ikisi de sadece komşusu olmadığını çok iyi biliyordu. Belki de polisti, onu satacak mıydı ?
Barış kapının hemen arkasına geçti, İsmail ise yavaşça kapıyı açtı. Karşısında takım elbiseli bir adam görmeyi beklemiyordu, şaşkınca baktı. Ama soğukkanlılığını korumaya çalıştı.
"Buyrun ?"
Adam sahte bir gülümseme ile İsmail'e baktı. İsmail'in gergin göründüğünü anlaması zor değildi.
"Merhaba, biz bir olayı araştırıyoruz. Acaba son zamanlarda şüpheli bir davranış ya da suç olayı ile karşılaştınız mı ?"
İsmail bir saniye duraksadı. Neden koruyacaktı bu adamı ? Ya da neyden koruyordu ? Korumalı mıydı ? Onu onlara vermeli miydi ? Ya suçluysa? Elbette suçluydu ama...
Düşünceleri birbirini kovalarken adam şüpheli bir ifade ile tekrar sordu.
"İsmail Bey ?"
İsmail adını nereden bildiğini bilmediği adamdan şüphelenmişti. Ama cevap vermeyecekti. Belli etmeyecekti. Bu kıvırcığı satmayacaktı.
"Düşünüyordum pardon. Hayır birkaç küçük serseri dışında ciddi bir şey görmedim."
Adam inanmasa da kafasını salladı. Kapıya baktı tekrar daha sonra da İsmail'e. Peki dercesine kafasını salladı ve bina çıkışına ilerledi.
İsmaili derin bir iç çekti ve kapıyı kapattı. Kapatır kapatmaz da gömleği ortadan kesilmiş adama şaşkınca baktı.
"İnanmadı"
"Biliyorum" diyerek cevapladı Barışı. "Ama gitti şu anlık güvendeyiz."
Barış güldü, olaya çok çabuk adapte olması komikti. Sonra ciddileşti tekrar
"Neden satmadın beni ?"
İsmail omuzlarını silkti, o da bilmiyordu.
"İyileştirdiğim adamı tekrar onlara verecek birine mi benziyorum ?"
***
bu hikaye böyle mini bi fic olarak devam edip bitecek <3 O yüzden önceliğim bu olabilir şimdilik <3