Belimi kütleterek asansörün aynasına başımı yasladım. Yorucu bir gün olmuştu benim için. Savcılığa gitmiştim bugün Demirin yanına. Selim mevzusuyla ilgili konuşmak için ama maalesef pek bir yol kat edememiştik. En sonunda sabreden derviş muradına ermiş diyerekten konuyu kapatmıştık. İllaki bir fre verecekti Selim ama ne zaman bilmiyordum. Belki de bizim çocuklar haklıydı ben fazla içselleştirdiğim için kendimi inandırmıştım ama bilmiyorum. Asansörün kapısını açarak bir yandan çantamda anahtarımı arayıp daireme doğru ilerledim. Fazla derin bir çanta olduğu için bulamamıştım o yüzden korkuluk demirinin üstüne koyarak aramaya başladım. Ta ki zihnimde, sabah askıdan anahtarı aldığım bir sahne olup olmadığını yoklayana kadar. Durumu kabullenmek istemiyorum ama arkadaşlar öyle bir sahne yoktu. Derin bir nefes vererek sırtımı kapıya yaslayıp yere oturdum. Yapılacak pek bir şey yoktu. Telefonumu çıkarıp çilingir numaraları aratmaya başladım. Bulup tuşladığım hiç bir numara açmıyordu. Saat 21.10 ve galiba kapatmışlardı. Bu gece evime giremeyecektim anlaşılan. Ya Yağıza gidecektim ki bu son olanlardan sonra tercihim değildi. Ya da Aslıya. Aslının evi fazla uzaktı ve rahatsız etmek istemiyordum. O yüzden en mantıklısı otelde kalmaktı galiba. Ben yerde umutsuz bir şekilde otururken karşı dairenin kapısı açıldı. Bir anda karanlık koridorda yerde oturan birini görünce ürkmüşlerdi. Sonra da ilk gülen Hakan oldu.
-Hakan; Kutay Medine dilencisi gelmiş bozuğun var mı?
Gülerek söylediği şeye bende gülmüştüm.
-Kutay; Hayırdır ne oldu?
-Gece; Anahtarım yok çilingirler açmıyor. Aslıya mı gitsem otelde mi kalsam diye düşünüyordum. Ama önce yemek yemeye gitmeliyim galiba.
Karnımın bana verdiği sinyallerle ilk durağımı belirlemiştim.
-Hakan; E biz varken ne demek otel falan?
Sende haklısın da brocum yani.
-Gece; Eksik olmayın.
Kapıda beklemeyi bırakıp ayakkabılarını giymeye başladılar.
-Hakan; Ciddiyim bu arada. Sen geç bizim kalacak yerimiz çok.
Ev sahiplerini evden kovup oturmak pek mantıklı olmazdı.
-Gece; Olur mu canım öyle? En kötü Yağıza giderim.
Kutayın gelerek uzattığı elini tutup ayağa kalkmıştım.
-Kutay; Olur olur. Ama önce karnını doyuralım.
Elimdeki çantamı alarak asansör kabinine geçmişti. Bense şaşkınlıkla baktım. Hakanın hadi hadileriyle bende kabine geçmiştim.
-Gece; Siz de mi yemek yemeye gidiyordunuz?
Kafa salladılar.
-Hakan; Yeliz Teyzem çağırdı bizde ona gidiyorduk.
Yeliz Teyze soru işareti. Arabaya doğru ilerlerken soru işaretinin yerini şaşkınlık almıştı.
-Hakan; Şey yani Kutayın annesi.
Duyduğum şeyle önce bir afallamıştım.
-Gece; Aile evine mi gidiyorsunuz?
Kafa salladılar.
-Gece; Oğlum ben ne alaka? Beni bir köftecide tükürün o zaman.
Hakan gülerek başımın üstüne dokunmuştu. Sonra da arabaya bindi.
-Hakan; İşten ayrılınca sokak ağzına mı geçtiniz leydim?
Arka koltuğun kapısını açmış bana bakan Kutaya çevirdim bakışlarımı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecemin Karanlığı
General Fiction; Biliyor musun? Benimle inatlaşmana bayılıyorum. Kaşlarımı çatarak anlamaz gözlerle gözlerine baktım. O ise sakin ve farklı bakıyordu. ; Çünkü bence senin dilinde inatlaşman ona kıymet verdiğini gösteriyor. Hemen pes edip bir kenara atmıyorsun ya...