Hayat çoğu zaman fazla acımasız olabiliyor. Hayaller kuruyorsun. Hedefler belirliyorsun. Her birini elde ettikçe yenilerini koyuyorsun. Seviyorsun, seviliyorsun. Tam her şey yolunda artık dediğin anda her şey bir anda elinden alınıyor. Bazen bu özgürlüğün oluyor, bazense canın.. Mahkeme salonunda hakimi beklerken derin düşüncelere dalmıştım. Bu sefer konuk koltuğundaydım. Selim Beyin yanında Emir vardı. Kol saatimi kontrol ederek etrafa baktım. Yanımda Kutay oturuyordu. Birlikte zor bir iki hafta geçirmiştik.
Flashback
-Gece; Hala geç değil beyler emin misiniz?
İkiside oflayarak başlarını çevirdi. Sadece travmalarım var neyini anlamıyorsunuz?!
-Kutay; Hadi Gece daha konuşmadık bile.
Beni içeri doğru ittirdi. Selim'le konuşmaya cezaevine gelmiştik. Emir Kutay ve ben. Can abinin davalının beni istediğini söylemesinin ardından mantıklı sebeplerle reddetmiş ama davanın arka planında olmayı kabul etmiştim. Bu yüzden onu Emir temsil edecekti. Görüşme odasına girerek üçümüz yanyana oturduk. Ben ikisinin arasına oturmuştum. Bir kaç dakika bekledikten sonra içeri müvekkil girdi. Emir direkt konuya girmişti.
-Emir; Merhaba Selim Bey. Ben Emir Eroğlu. Sizi bu dava sürecinde temsil edeceğim. İsterseniz direkt-
-Selim; Ben Gece Genceri istemiştim.
Bana bakarak söylediği şeyle Emir duraksadı. Direkt karşımda oturuyordu adam ve fazla soğuk bakıyordu. Dışarıdan gören biri k@til olma potansiyeli olduğunu söyleyebilirdi. Tam ağzımı açmıştım ki Emir söze girdi.
-Emir; Evet zaten Gece Hanım davanın arka planında yer alacak lakin sizi ben temsil edeceğim. Şimdi isterseniz direkt konuya girelim. Berat Beyi siz mi *ldürdünüz?
Emir de gayet bilincindeydi adamın evet ben yaptım demeyeceğinin. Muhtemelen tepkilerini gözlemliyordu. Adam ilk başta bir şey söylemeden düz bir ifadeyle Emire baktı.
-Selim; Sanmıyorum. Eğer öyle olsaydı şu an muhtemelen infazım giydirilmiş olurdu.
Soğuk ve ukala tavrına karşın Emir de umursamaz davranıyordu. Bir yandan belgelerle uğraşırken konuşuyordu.
-Emir; Sanmam. Eğer öyle olsaydı şu an bu kıyafetlerle sizle görüş odasında konuşmuyor olurduk. Bana o gün neler yaptığınızı anlatır mısınız?
Hah nidasıyla yarım ağzı gülümsemişti. Masaya bakarak konuşmaya devam etti.
-Selim; Anlatayım tabi. O gün sabah güne mutlu uyandım. İlk önce kendime bir kahvaltı hazırladım. Tv'de bir komedi programı izleyerek kahvaltımı yaptım. Biraz evde zaman geçirdikten sonra hazırlanarak dışarı çıktım. Hava çok güzeldi. Parkta çocuklar ellerinde balonla koşturuyor, oyun oynuyorlardı. Bir süre onları izledikten sonra sokak pilavcısından pilav alıp yedim. Sonra canım film izlemek istediği için avmye gittim. Film seanslarına baktıktan sonra bana uygun bir şey bulamadığım için geri döndüm. Akşama doğru bir b@ra gittim. Yan masamda tatlı bir çift kutlama yapıyordu. Bir süre onları izleyerek bir şeyler içtim. Gece geç saatte oradan ayrılarak evime döndüm.
-Emir; Harcamalarınızda hiç kart kullandınız mı?
Kafasını iki yana salladı.
-Selim; Genelde cash kullanmayı tercih ederim. O gün de kart kullanmadım.
-Emir; Anlıyorum. Açıkçası anlattıklarınızda suçlamaları yalanlayacak bir delil yok.
-Selim; Benim suçlu olduğumu kanıtlayan bir delil de yok ama öyle değil mi? Ben ara ara kargo dağıtıyorum. O hafta da iş günü o adamın evine kargo götürmüştüm kayıtlarda var bu. Saç telim o zaman düşmüş olmalı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecemin Karanlığı
Fiction générale; Biliyor musun? Benimle inatlaşmana bayılıyorum. Kaşlarımı çatarak anlamaz gözlerle gözlerine baktım. O ise sakin ve farklı bakıyordu. ; Çünkü bence senin dilinde inatlaşman ona kıymet verdiğini gösteriyor. Hemen pes edip bir kenara atmıyorsun ya...