Genelde insanlar gençlik dönemlerinde ileride kendi evlerinde tek başına yaşamayı hayal eder. Kendi düzenim olsun, kimse bana karışmasın. Yalnız yaşamak güzel gibi görünebilir fakat hiç bir zaman istememiştim. Her zaman evde başka bir ses olmasını istemişimdir. Masaya bir tabak daha koymayı. Çünkü yalnız hayatın hiç bir anlamı olmuyor. Çalışıyorsun, kazanıyorsun başarı elde ediyorsun. Ama başarını paylaşabileceğin bir sevdiğin olmadığı sürece o başarının hiç bir anlamı olmuyor. Üzüntü hariç bütün duygular paylaştıkça çoğalıyor. Ofisimin kapısını kilityerek asansöre doğru ilerlediğimde Kutay ve Hakanla karşılaşmıştım.
-Hakan; Merhaba komşu kız. Nasılsın heyecan var mı?
Bugün ilk defa yeni evimde kalacaktım. Evi satın almanın ardından bir kaç düzenleme yaptırıp oturmaya karar vermiştim. Balkonunu camlatmak, odaları boyatmak gibi. Bu yüzden emlakçıyı arayıp avukat olmamın faydalarını da kullanarak cuma gününe kadar süre istemiştim. Bu süreçte de yatak odasına bej bir takım almıştım. Böylece evin ilk tamamlanan odası yatak odası olmuştu. Zaten mantıklı olan oydu çoğu zaman eve geç gelip yatıyor, sabah tekrar işe gidiyordum.
-Gece; Aslına bakarsan pek sayılmaz. Son zamanlarda sürekli yer değiştirdiğim için farklı bir duygu gibi gelmiyor.
Otoparkta Kutayın arabasına doğru ilerledik. Akşam onlarla gelmemi teklif etmişlerdi. Nasıl olsa kapı komşusuyuz. Sohbet ederek geçen bir yolculuğun ardından gelmiştik. Asansörün kapısını açtığımda kapımda bekleyen adamları görmüştüm. Duvara dayalı büyük karton kutular vardı. Önceki ev sahibin belalıları değildir umarım.
-Gece; Pardon? Kime bakmıştınız.
;Eşya teslimatı için gelmiştik.
Anlamaz gözlerle bakmaya devam ettim. Başka bir şey almamıştım ki.
-Hakan; E hadi açsana adamları bekletme.
Ne yaptığımı bilmeden kapımı açtım. Adamlar direkt eşyalarla girmeye başlamışlardı.
-Gece; Ama ben başka bir şey almadım ki.
-Hakan; Evet. Bizim sana ev hediyemiz.
Bir şey dememe fırsat vermeden ikisi de adamların peşinden eve girmişti. Nasıl yani? Bana ev hediyesi mi almışlardı? Ayakkabılarımı çıkararak bende eve girdim.
; Montajı için klavuzları var abi içinde kolay gelsin.
Kutay teşekkür ederek adamın eline bahşiş verdi. Adamlar da girdikleri hızda geri çıktılar. Kutay cepkeninin düğmelerini açarak çıkardı ve gömleğinin kollarını kıvırdı.
-Kutay; İşimiz biraz uzun sürecek gibi. Doktoru arasana matkapı getirsin.
İkisi de hareketlendiğinde ben hala şaşkındım. Hakanın birini aramasından iki dakika sonra kapı çalarak Burak gelmişti.
-Burak; Erken gelmişler daha geç gelir diye düşünüyordum.
O da dahil olarak 3ü birlikte kutusunu açtıkları şeyi montelemeye çalışmaya başladılar.
-Gece; Ya bir dakika napıyorsunuz?
-Hakan; Hadi orada dikilip durma. Sende klavuza bakıp bizi yönlendir.
Elimdeki çantayı kenara bırakıp dediğini yapmıştım. Tam odanın köşesine L şeklinde bir çalışma masası almışlardı. Daha önce bu odayı çalışma odası yapmak istediğimi söylemiştim. Onu kurduktan sonra mutfak masası kurdular. Dolaplarla uyumlu krem renginde 6 kişilik bir mutfak masasıydı. Onu da bitirdikten sonra balkona aldıkları masa sandalye takımını kurmuşlardı. Her şey bittikten sonra onlara çay getirdiğimde fark etmiştim ne yaptıklarını. Bir anda söylenmeye başlamıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/371880662-288-k78370.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecemin Karanlığı
Ficção Geral; Biliyor musun? Benimle inatlaşmana bayılıyorum. Kaşlarımı çatarak anlamaz gözlerle gözlerine baktım. O ise sakin ve farklı bakıyordu. ; Çünkü bence senin dilinde inatlaşman ona kıymet verdiğini gösteriyor. Hemen pes edip bir kenara atmıyorsun ya...