4 yıl sonra şarkı stüdyosunda
Annemin sahip olduğu şirketten bağımsız bir şirket kuracaktım ve bunu ona söylememiştim. Çok zor olacaktı çünkü annemin ismi sayesinde dokunulmazlık kazandığım hayatımda ilk defa annesinin oğlu olarak bilinmek yerine Kim Taehyung olarak bilinmek istiyordum. Bundan dolayı tanınmadan, kendi başıma, yardımsız büyüyebilmek için ismimi V olarak sunacaktım. Şirketi kurabilmek için bir kaç yapımcıyla ortak oldum. İçlerinden birisi Kim Namjoon. Kendisi rapin öldüğü yıllarda rap şarkıları çıkararak türe yeniden hayat verdi ve Kore'de bu şekilde tanındı. Tabi ki onunla tanışmam kolay olmadı. Şuan çok başarılı bir dansçı olan lise dans kulübü başkanı Jung Hoseok'un bana geçtiği kıyak sayesinde tanışma şerefinde bulunabildim.
Annem gibi eğlence sektöründe olacaktım ama başka bir branşla. Onun gibi oyun tasarımı yapmak yerine sanatçı geliştireceğim insanlar olacaktı. Şirketin amblem tasarımını grafik tasarımcı Yoongi üstlenmişti. Biz ise şuan stüdyo da şirketin ilk şarkısının kaydını alıyorduk. Bu benim yazdığım ilk romantik şarkım olacaktı. İlhamımın sahibi belliydi.
"Slow dancing until the morning."
Şarkıyı söylerken Namjoon içeri girmişti. İşin ehli olduğu için hatalarımı dikkatle dinleyecektim.
"Ses tonunu çok iyi ayarladın ama İngilizce bir şarkı olduğu için kelimeleri yutuyorsun. Slow dancingden tekrar kayıta başlayalım."
Kafamı onayladım ve odaya geçmesini bekledim. Eliyle onayladığında kulaklığıma melodi gelmişti bile. Bende sözleri tekrarladım. Zaman hızlıca geçip gitti. Kayıt tamamlandı şimdi Namjoon üstünde oynayacaktı. Bu şarkıyı yazmak için ne kadar uğraştığımı düşünürken kendimi Namjoon'un arkasındaki koltuğa attım.
Kaç aydır annemle uğraşırken bir yandan bunları yapmaya çalışmak zorlu bir süreçti. Çok yorgun hissediyordum. Kartvizitlerimiz hallolduğunda dağıtmak için sokakta dans eden gençlerle uğraşacaktık. İyi bir pazarlama yapmalıydık. Tamamen annemin kanatları altından çıkmak için uğraştığım her şey ve içinde olduğum bu savaş sonuçlansa iyi olurdu. Jungkook'u göremiyordum. Babamı göremiyordum. Onlara kavuşmak için yaptığım plan basitti. 1 aya kalmaz babam hapishaneden çıkacaktı. Geçen sene mahkeme sonunda davasında durmuştu. Bunca sene ertelemelerinin sebebi annemin parasıydı. Adalet sisteminin zenginlere çalıştığının ilk elden tanıklarıydık. Arkadaşım bu yüzden yanıp tutuştuğu tutkusunu yarım bırakmıştı.
Şirketin tanınması için yaptığım bir şeydi bu şarkı. Namjoon bir albüm çıkarmak istemişti ama öyle bir enerjim yoktu. Kendisi de önceden yazdığı bir şarkısını bizim şirket tanıtımı için kullanacaktı. Şirketi kurmak için tüm noter işlerini halletmiştik. Sadece marketing yapmamız gerekiyordu. Ayağa kalktım ve toplantıya gitmek için toparlandım. Namjoon arkasında ki sesleri duymuş olacak ki bana döndü.
"Gidiyor musun?"
"Hissedar toplantısı var. Şans dile derdim ama annem çoktan hisseleri satın aldı."
"Annenin şirketi köklü bir şirket orada büyümek yerine zoru seçmen beni şaşırtıyor."
"Şirket annemin değil sadece onunmuş gibi gözüküyor."
"Evet doğru, anlatmıştın yine de kolay yolu seçerdim."
"Oh, inan bana az gurur sahibiysen yapmazdın."
Çantamı taktım ve veda ettikten sonra stüdyodan çıktım. Apartmandan aşağıya inerken etrafımı gözlemledim. Biraz kaldırımda tek başıma yürüdüm. Telefonu çıkarıp fotoğraf çekiyormuş gibi davrandım ama kameradan etrafıma bakıyordum. Annem peşime birilerini taktı mı bilmiyordum o yüzden önlem alıyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/301435798-288-k464117.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twenty One | Taekook
FanfictionOnlar seni sadece on yediyken isterler, yirmi bir olduğunda eğlenceli değilsin.