18

30 7 85
                                    

İlk bölümümüzün yüz görüntülenmeyi geçmesi şerefine uzun ve olaylı bir bölüm. (Darısı binlere)

İki bölüm sonra final desem...

➷♡➹

Hayatta hep hata yapmam beklenmiş gibi hissediyordum. Hata yapmamı bekliyorlardı böylelikle hakkımda konuşacakları şeyler olacaktı. Annemin sevgisinin hiç gerçek hissettirmediğini fark edeli bir kaç yıl oluyordu. Aramızdaki duvarlara tek çekiçle vuran her zaman bendim bu yüzden aciz hissettirip durmuştu. Yalnız değildim ama yalnızlığımın sebebi annemdi. Kaç parçaya bölündüğümü bilmiyorum. İnsanlar parçalarımı toplamaktan bitkin. Küçükken hep yetişkin gibi davranmam beklenildi bu yüzden ağır bir karaktere sahip oldum. Hiç fark etmemiştim nefesimi kesenin annemin boynumdaki elleri olduğunu.

Hiç bir zaman yanımda değildi sadece öyle davrandı.

Herkes haklıydı, ben ise sağır.

Bazen herkesin annesi anne olamazdı. Bunu kabullenemediğim için onu her daim savunmuştum.

Yaptığım işten sonra öyle bir gözü dönmüştü ki bu düşüncelerimi onun yüzüne bağırmak istedim. Hâlâ travmalarımdan kurtulamadığım için bana tokat savururken sesim çıkmadı. Ben, bana her zaman dediği üzere yirmi birdim ama ruhum otuzuna merdiven dayamıştı ve bir daha hiç bir zaman on yedi mutluluğunu vermeyecekti. Jungkook'un beni koruduğu, sevdiği, öptüğü on yedi çocukluğumu yirmi birimde mezara gömerek hatta ettin anne.

Gözlerim babama benziyor, yüzüme dahi bakmak istemiyorsun ama sinirlendiğimde aynandaki yansımanın aynısıyım. Sana karşı içimdeki hayvanı ilk salışım, yüzündeki afallamadan haz alıyorum.

Kapı önlerinde tiyatro oynamayı seversin sen. Benim kapımın önünde oynadığın tiyatro karşısında sadece konuştuğum için yine istediğini alamadın. Kendi kendine kanıt yaratma oyunlarına bir daha kimse kanmazdı, oysa zeki olduğunu düşünürdüm eskiden.

"Ne hadle! Ne hadle üstüne kurduğum şirketi o adama teslim edersin!"

"Sahibine geri verdim. Senin aksine çaldığım söylenmez."

Sessiz kalışını izledim. Düşündüğüm şey seni susturmanın bunca zaman bu kadar mı kolay olduğuyla ilgiliydi. "Sen, sen..." İşaret parmağını yüzüme yaklaştırarak salladığında beni artık manipüle edemeyeceğini çoktan öğrenmiş olman gerekiyordu.

"...her şeyi biliyordun."

"Tabi ki biliyordum. Yıllarca babamla beni ayıran hasta bir kadındın, sorgulamam mı sandın? Babamı aramam mı sandın? Ha?! Yetersiz olduğumu bana aşılayıp gerizekalı gibi büyütme hayallerin suya düşmüş bakıyorum, ben her zaman zekiydim senin düşündüğünün aksine her zaman da meraklıydım. Sen sadece kurduğun otoriteye çalışanların gibi uyuduğumu sandın."

"Sana inanmıyorum, koynumda yılan beslemişim!"

"Yılanın başını küçükken ezmeye çalışmışsın, beni öldürme çabalarının doğru bir karar olduğunu düşünüyorsundur?" Çok fazla sinirlendi, her şeyi bu kadar iyi bildiğim için Jungkook'u suçladığından emindim. O kadar sinirliydi ki onu sokmaya çalıştığım oyunu bile anlamadı. Sadece yüzüme tokat attı tekrardan. "Sana fazla yüz vermişim, en başından doğru kararın ölmen gerektiği olduğunu biliyordum!"

Kafam yana eğikken gülmeye başladım. Öyle bir gülüyordum ki, dengemi kaybedip yere düşecektim az daha.

İtiraf etmişti!

Kendi ağzıyla söyledi!

Tabi ki neye güldüğümü anlamadı. Gözlerimden yaşlar akarken bir yandan ona saldırmamak için kendimi tutuyordum. Yeminim olsun avuç içim kaşınıyordu. Yavaşca yaşları sildim ve bahçe kamerasına bakmaya başladım. Nereye baktığımı merak ederek arkasına döndü ve buz kesildi.

Twenty One | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin