Yirmi Bir

51 5 173
                                    

Siz: Bitti mi dayı?
Ben: Bitti yeğen.
Siz: Mutlu musun şimdi?
Ben: Sağol yeğen, sağol.

Merhabalar, nereden baksam duyguluyum, mutluyum. Benim bu hikaye için öyle okunur böyle sevilir gibi hayallerim yoktu ama sevdiğinizi görüyorum sağolun. Bölüm sonu hikaye raporu var, ziyaret ederseniz daha da mesut olurum.

Az çok anladığınız üzere bu ficin yazarı aslında şarkılar. Bu yüzden bir liste yaptım, o şarkıları dinlediğinizde aklınıza bu ficin gelmesi amacıyla. Profilimden playliste ulaşabilirsiniz.

O zaman son kez,


Hayatın, "Bu sefer kazanacağız!" diyerek her zaman kaybettiğimiz bir kumar olmasından bıktık. Belki de bu yüzden kumarı bıraktık. Zehir gibi geçen son on yılımızdan sonra gerçekten mutlu olmaya odaklandık. Jungkook'la olduğum her zaman hep bir hayalin içinde yaşadığımızı daha iyi anlıyordum. Ne beklemiştik, sanki bu insanlar bizi kabullenecekti.

Jungkook Fransızca eğitimini bitirir bitirmez bu lanet olası tutsak şehirden kaçıracaktım onu. Üniversitedeki söğütün altında onun son sınavının bitmesini beklerken üstüme düşen yağmur damlalarını pek umursadığım söylenemezdi. Geçmişten bana miras kalan tek şeyi yapıyordum, düşünüyordum. Düşünüyorum, düşündüğüm için sinirleniyorum, sinirlendikçe daha da düşünüyorum. Bu duygu fütursuzca yarım saattir benimle. Sinirlendiğim şey ise neden bu kadar düşündüğümdü. Galiba gençlik hatalarımın en başında gelen bir şeydi bu. Benim en büyük taşkınlığım, düşünmek. Fransızların bir sözü vardır, "il faut que jeunesse se passe"* gençtim taşkınlığımı yaptım, ne oldu sonunda filozof mu oldum? Yaşamdan keyif almam gereken yıllarımı üzülerek geçirdim.

İnsan otuzuna geldiğinde ölüme daha yakın hissediyor. Durup diyorsun ki: Şimdi hayatımın yarısını tamamladım işte.

Bu yüzden Jungkook'la dünyaya nasıl veda edeceğimizi planladık.

Biz yaşamaya çalıştık ama bu şehir bizi istemedi. Buradan onunla birlikte ayrılmak istiyorum ben, gerekirse başka bir gezegen ya da galaksi. Onun kollarında mutlulukla öleceğim başka bir evren. Dört bir yanı sularla çevrili bir gezegende bile onunla hayatta kalabilirim. Denizler yutsa da bedenimizi, tuzu sızlatsa da kalbimizi, ben her zaman onu seveceğim.

Ben atlantiğim, bu şehirdeki insanlar cehennemde alev alacağımızı söylüyorlar, onlara sularımla söndüreceğimi söylüyorum.

Kaderi değiştirmek için yaşamaya gidiyorduk, başka bir ülkeye. Mürekkebi elimizde olan beyaz bir sayfa açmıştık. Kaderi değiştirme yolunda ilk hareketimi yaptım, yağan yağmurun altında kahkaha atmaya başladım. Benim gülmem zordu, hayatımda değiştirdiğim ilk şeyin bu olmasını istediğimden delirmişçesine gülmeye başladım. İnsanların umurunda bile değildi, aynı telaşlarıyla yanımdan geçip gitmeye devam ettiklerinde daha da güldüm.

Ne kadar acınası geldiler gözüme, şu yağmurun güzelliğine kapılıp gitmek varken saklanarak kaçmalarını anlamsızca buldum. Dünyada hayatını mahveden tek kişi değildim, hepimiz mahvolmuştuk. Yine de bizim hikayemiz altındandı, Jungkook da biliyordu bunu.

Her yetişkinin hayali çocukluğunu mutlu etmektir. Gelecekte atacakları her adım "Küçük ben bunu çok severdi." diyerek atılır. Bu yüzden küçük on yedinin buna bayılacağını bilerek Jungkook'u kaçıracaktım. Ondan ayrı düştüğüm, savaş şarkıları yazdığım o dönemi hatırlıyorum. Bira ya da siroz umurumda değildi, her bir bardağım sonuncuydu. Böyle bir adamdan şuan bu hale gelmem beni derin bir hisse itti,

Sanırım kendimle gurur duyduğum ilk seferdi.

Kendime karşı beyaz bayrakları çekmiştim çekmesine ama bayrağımı diken terzi ben olduğumdan hep yırtıklarla doluydu.

Twenty One | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin