Her zaman en büyük yanlışım ama en iyi doğrumu merak ettim.
Bazı insanlar her zaman en kötüsü olarak kendini görürler, bazıları ise etrafındakilerin kötü olduğunu savunurlar. Herkes kendine haklıdır. Dünya'da iyi ve kötü yoktur. Yaptığın iş kime göre iyidir kime göre kötüdür? Hangisi daha kötü bunu çözemiyorum. Kendimi bir çorap parçası yerine koymak, hayatın bir hatası olduğumu kabullenmek mi? Yoksa diğer insanların bok gibi davrandığını bilmek mi? Evet, benim bir suçum yoktu diğer insanların hepsi aynıydı. Herkes kaba, öküz ve çirkin ruhlara sahipti. Herkesten nefret edebilirim sonuçta hepsi aynıydı. Bu bencilceydi bunu başkasına söylesen sana 'Egoist, nankör' bile derdi belki.
Franz Kafka der ki;
"Kirli bir camdan bakıp herkesi ve her şeyi kirli sanıyorsunuz. O yüzden bakış açınızı değiştirmeyi deneyin. "Bakış açımı değiştirmek demek tüm suç bende demek mi oluyor?
Tüm suç bendeyse zamanla kendimi farklı psikolojilere sokabilirdim. Sınıfın meraklı kızları bir zaman sonra bende ki durgunluğu da fark ederdi ve bu da insanların bana acımasına sebep olurdu. Sikik bir gururum vardı insanların bana acımasından nefret ederdim geçmişimi bana koz olarak kullanacaklarını düşünmem ise beni sadece korkuturdu.
Neyse ki onlar seni sadece on yedi yaşındayken ister.
"Ne dinliyorsun? "
"Boulevard of broken dreams. "
"Green day? "
"Evet."
Yanıma oturan çocukla kendimi rahatsız hissetmiştim çünkü uzun zamandır yalnız otururdum. Evet, insanlar beni severdi bir o kadar da nefret ederlerdi ama sevilirdim de. Sevilmeme rağmen yalnız otururdum çünkü beni sevme nedenleri tamamen farklı olurdu. Yine de bu konuşmayıp kendimi insanlar beni itiyor diye dışlayıp bir şekilde psikolojimin ağzına onlar yüzünden sıçmam anlamına gelmiyordu. Konuşurdum, gerekli cevapları verirdim, onları sustururdum, belki bir daha tek kelime edemezlerdi bana, onları bir şekilde susturuşum zorlarına gider, geçmişe oynar, iftiralar atarlardı.
Aslında geçmişte bir şeyler olduğunu herkes biliyordu sorun ne olduğuyla alakalıydı.
Bunu ben de bilmiyordum ve bilmediğim şeylere göre ya seviliyordum ya da nefret ediliyordum.
Yaklaşık iki haftadır psikolog tavsiyesiyle antidepresan kullanıyorum sorun şu ki neden kullandığımı bilmiyorum sadece nedenini bilmediğim bir şekilde çok üzülüyorum ve bu üzüntümün sebebini bulmak istiyorsam geçmişimi ilmek ilmek aramam gerektiğini söylüyor psikoloğum. Geçmişimi herkes benle dalga geçerken veya benle ilgilenirken araştırmaya çalışıyorum. Serotonin hormonunu almamı sağlayan bir hap tüketiyorum ve çok gülüyorum ama neden güldüğümü de bilmiyorum açıkçası içimde üzgün olduğumu biliyorum ama sürekli yüzüm gülümsüyordu. Aynı kişiydim yine bendim ama gülümseyen versiyonu. Boşluktaydım.
"Çok düşünüyorsun. "
"Zaman hızlı akar, bu kısıtlı zamanda bir şeyler düşünmeyen aptaldır. "
"Düşüncelerin sana zarar veriyor."
"Benimle yatmak mı istiyorsun? "
"Hayır-"
"O zaman git bir turna kuşu katla. "
"Neden? "
"Japonya'da uzun ömrün ve iyi şansın sembolüdür. Halk arasındaki rivayete göre bir turna kuşu katlamak bin yıllık mutluluğu temsil ediyorsa bin turna kuşu katlamak da bir milyon yıllık mutluluğu temsil ediyor demektir. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twenty One | Taekook
FanficOnlar seni sadece on yediyken isterler, yirmi bir olduğunda eğlenceli değilsin.