"Seni öpebilir miyim, sözün vardı"

440 64 82
                                    

"Irzına soktuğumun Arda'sını alın başımdan! "

"Ya ne olur sanki pişirdiğin balığın birini bana versen? "

Çakma sarışın, Semih'i için aldığı balıkları pişirirken, kumral çocuk onun başından ayrılmıyor ve büyüğünün sinirlerini zorluyordu.
En sonunda tatlı dille yanından göndermeye çalışmayı bırakıp küfretmişti kıvırcık olan.

"Ben bu balıkları Semih'im için aldım, sen git etlerden ye! Soğudular hem, baksana seni çağırıyorlar 'Arda anne, gel beni ye' diye. "

Kumral çocuk, amacına ulaşamayınca oflayarak çakma sarışını rahat bırakıp yemek yiyen arkadaşlarına katıldı.
Bu sırada Barış, son balığı pişiriyordu.

Mangalın başında işi bitince, dikkatlice ateşi söndürdü ve balıkları soğutmadan Semih'in yanına geçip oturdu.
Mutluluktan gözleri parlayan Semih, ona genişçe bir gülümseme bahşederken teşekkür etmeyi de ihmal etmemişti.

"Semih'im, güzel oğlum. Bana da verirsin değil mi balığından? "

Hâlâ isteğinden vazgeçmeyen Arda'ya döndü ve ölümcül bakışlar atarak kumralın sorusunu cevapladı Semih.

"Kusura bakma anneciğim, vermem. Sana sinirliyim çok, senin yüzünden oyunda birinci olamadım. "

Semih, şarkı söyleme oyununun elemelere kalan son turunda Arda ile yarışmıştı ve ona karşı yenilmişti.
Bu yüzden arkadaşına sinirliydi sarışın, şimdi de intikam alıyordu.

"Sen benden bir şeyler istersin Semih, 'annem annem canım annem' diyerek dolanırsın arkamda. Bak gör sana yüz verecek miyim, balığında kılçık kalsın inşallah. "

~~~~~~

"Ben biraz dolaşacağım, beni merak etmeyin! "

Kampın birinci günü bitmiş ve Semih ilk defa etrafı gezmeye fırsat bulmuştu.
Yerleşme faslı vesayre derken kendine zaman ayırmaya hiç fırsatı olmamıştı.
Şimdi ise herhangi bir işi olmadığı için bunu değerlendirmeye karar vermişti.
Oturduğu ağacın dibinden kalkıp ağaçların seyrek olduğu ormana doğru yürürken, arkasından Barış'ın bağırmasıyla ona döndü.

"Bekle Semih'im, bende geleceğim! "

Penguen koşuşu yaparak yanına gelen çakma sarışına gülümsedi ve aklındaki soruyu sordu.

"Beni kurtlar yer diye mi korktun? "

Sorusuna karşılık çakma sarışın güldü ve olumlu anlamda başını salladı.

"Eh, bu güzelliği görseler, kurtlar bile seni kendilerine saklamak ister. "

Duyduğu farklı ama güzel iltifatla kızardığını hissetti küçük olan, verecek bir cevap bulamamış ve sadece birkaç mırıltı bırakmıştı sessiz ortama.
Küçüğünün bu utangaç halleri, Barış'ın oldukça hoşuna gidiyor ve bu yüzden sürekli sarışınla uğraşıyordu.

Ormanda biraz yürüdükten sonra, uçurum gibi bir yere geldiklerini fark ettiler. Burada sadece bir çam ağacı vardı ve yıldızlar tepelerinde bütün güzellikleriyle parlıyordu.
Şehirdeyken yıldızları fazla göremiyordu Semih, bu yüzden bulundukları fırsatı değerlendirip yıldızları izlemek istedi.
Uçurum kenarından uzak olacak şekilde yere uzandı ve Barış'ın elini tutup onu da yanına çekti.
Sol elini başının altına koyarken, aynı şeyi çakma sarışın da yaptı.

Birkaç dakika sessizce yıldızları izlediler. Bu dakikaların sonunda, geldiklerinden beri Semih'in yüzünde bulunan tebessümün silindiğini fark ettiğinde, kalbine bir ağrı girdiğini hissetti Barış.
Küçüğünün üzülmesi, hayatta en nefret ettiği şeylerden biri olmuştu.

"Milyon yıldız içinde, soluk mavi bi' nokta. "

Aklında gezen şarkı sözlerini dile dökerken, küçüğün mavileri kendisine döndü.

"O mavi noktanın soluk olması hoşuma gitmiyor, parlamasını istiyorum. "

Kıvırcığın isteği geri çevrilmemişti, onun tek bir sözü, mavilerin parlamasına yetiyordu.
Bunu fark ettiğinde, gülümsedi çakma sarışın. Gülüşüne karşılıkta almıştı.

"Değişmem gülüşünü, tüm dünya benim olsa da. "

Küçüğü yanındayken, Barış'ın beyni farklı çalışıyordu. Dinlediği şarkıların kendisine Semih'i hatırlatan sözleri aklında çalıyordu. O şarkı sözlerini ilk kez dile getirmek istemişti şuan, hiçbiri aklında kalmasın istemişti.

Barış'ın sözlerine karşılık bulamadı Semih, dili tutulmuş gibiydi.
Sadece büyüğünün gözlerine bakıyor, kendisini gözlerinden çözsün istiyordu.
Barış ile olan yakın anlarında ne yapacağını şaşırırdı her seferinde, beyni işlevini yitirmiş gibi hissederdi.

"Ama bana bakma öyle, sakin olma bir şey söyle. "

Boşta olan elini, küçüğün yüzüne çıkarırken mırıldandı Barış.
Parmak uçları pürüzsüz yüzü okşarken sarışın gözlerini kapattı ve hislerini şarkı sözleriyle dışa vurdu.

"Kalbim durmuşsa inan, çarpar seninle."

Aldığı karşılık yüzünde bir tebessüme yol açarken, gözleri küçüğünün dudaklarına kaydı. Elaları, mavilere odaklanmaya çalışsa da bunda pek başarılı olamıyordu.

"Semih, seni öpebilir miyim? Sözün vardı. "

Çakma sarışın hatırladığı sözü dile dökerken, Semih şaşkınlıkla gözlerini araladı. Büyüğü o günü hatırlıyor muydu?

"Evet, hatırlıyorum her şeyi. "

Kıvırcığın gözleri daha fazla dayanamadı ve yeniden pembe dudaklara döndü.
Sarışın bunu fark ettiğinde boşta olan elini büyüğünün ensesine çıkardı.

"Sözümü tutayım o zaman. "

Çakma sarışınla aralarındaki santimlik mesafeyi kapattı ve dudaklarını birleştirdi.
Büyüğünün ensesindeki saçları okşuyor, tadını hep merak ettiği güzel dudakları hafifçe öpüyordu.
Barış, birkaç saniye sürmeden baş parmağıyla sarışının yanağını okşarken öpüşüne karşılık vermeye başladı.
Narince öpüyorlardı birbirlerini, zarar vermek istemiyorcasına.

Nefesleri kesildiğinde ayırdılar dudaklarını, temaslarını kesmeden alınlarını birbirine dayayıp soluklandılar.

"Semih'im, nasıl bu kadar kısa bir sürede zaafım haline geldin? "

Küçüğün yanağındaki elini önce omzuna, sonra da beline indirdi çakma sarışın.
Elinin hareketini bel boşluğunda durdurdu ve orayı okşamaya başladı.
İkisinin de gözleri kapalıydı, sessizce birbirlerinin nefes seslerini dinliyorlardı.

"Sen benim, hep zaafımdın Barış. "

Sarışının cümlesi biter bitmez yeniden dudaklarını birleştirdi Barış, doyamıyordu küçüğüne.
Bu seferki öpüşmeleri diğeri kadar nazik değildi.
Semih, platonik geçirdiği bir yılın acısını çıkarırcasına öpüyordu çakma sarışını, Barış'ta ona uyum sağlıyordu.

Saniyelik olarak ayırdı dudaklarını Semih, nefeslenmek için.

"Benim gönlüm sarhoştur, yıldızların altında. "

Aklındaki şarkı sözlerini dile dökerken, gülümsüyordu.
Hayali gerçekleşiyordu sarışının.
Gülümsemesine karşılık alırken, büyüğü tamamladı onu.

"Sevişmek ah ne hoştur, yıldızların altında. "

Yeniden birleştirdiler dudaklarını, ayırmak gibi bir planları yoktu bu sefer.

꥟~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~꥟

24 bölümün sonunda kavuştular🙄
Neyse güzel oldu güzel😌

Ama Bana Bakma Öyle, barsemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin