"Kendinizi bana teslim ettiniz"

392 47 50
                                    

"Semih."

"Efendim? "

Kendi halimde, salondaki tekli koltukta sessiz sakin takılırken, sessizliği bozmasıyla kanepede oturan Barış'a döndüm.

"Oha, ilk kez 'efendim' dedin. "

"Hahah, ne kadar komik! "

Yakınmasına karşılık aklımdan geçeni direkt söylemiştim.

"Ay, Semih! "

Tepkisine kıkırdadıktan sonra, aklımdaki soruyu sordum.

"Neyse, ne oldu? "

"İngilizce'den kaç aldın? "

Beklemediğim soruyla, cevabını bildiğim şeyi unutunca telefonumu açıp İngilizce notuma baktım. Yeniden ona döndüm ve sorusunu cevapladım.

"92, neden sordun? "

Cevabımı duymasıyla, gözlerini ayırdı ve bana sorular yöneltti.

"Nasıl ya? Nasıl o kadar yüksek aldın? "

Sorularına yapmacık bir göz devirdim ve soruya soruyla karşılık verdim.

"Dilci olduğum için olabilir mi Barış? "

Moralinin bozulduğunu, yüz ifadesinden anlayabiliyordum. Kıyamazdım ki.

"Bende dilciyim ona kaldıysa. "

Neden bu kadar bozulduğunu anlamamıştım, o kadar mı kötüydü notu?

"Niye sen kaç aldın ki? "

"44 almışım. "

Verdiği cevapla bende gözlerimi ayırdım, aklımdakileri beyin süzgecinden geçirmeden sayarken de hâlâ gözlerim aynı şekildeydi.

"Bari geçer not alsaydın Barış, nasıl becerdin 44 almayı? Güya dilcisin ha. "

Mal Semih, daha çok üzdün çocuğu. Suratı asılırken cevapladı beni.

"Of, Semih! Diğer dersleri hiç yapamıyorum, ondan dile geldim heralde. "

Onu üzdüğüm için pişmanlık hissederken, bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyordum. Akşıma gelen şeyle, ona bir öneri sundum.

"Sana ders çalıştırmamı ister misin? "

Gözleri büyürken, soruma soruyla karşılık verdi.

"Harbili mi diyorsun? "

"Geldim geleli diyorum bunu sana zaten, bu gidişle yine sınıfta kalacaksın çünkü. "

Hızla başını sallayarak onayladı beni.
Onu iyi hissettirebildiğim için mutluydum. Hep iyi hissetsin istiyordum.

"Olur, çok iyi olur. "

Sonunda keyfi yerine geldiğinde, birazcık onunla oynamanın iyi olacağını düşündüm ve sırıtarak konuşmaya başladım.

"Ama bir şartım var. "

"Neymiş o? "

Dirseğimi koltuğa yaslayıp, elimi başıma dayadım ve meraklı gözlerle sorduğu soruya, cevap verdim.

"İtiraz etmeden dediklerimi yapacaksın, itiraz istemiyorum asla. "

Ciddi şekilde söylediklerimi dinleyip, aynı ciddiyetle de cevap verdi.

"İtiraz etsemde kafama vura vura çalıştır beni, etim de kemiğim de senin. "

Ciddi cevabına karşılık kıkırdadım ve oturduğum tekli koltuktan kalkıp kanepeye, hemen yanına oturdum.

Ama Bana Bakma Öyle, barsemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin