Elimde barı sildiğim bezle düzenli aralıklarla kafamı arkamdaki içki rafına vuruyordum. Gözlerim kapalı bir biçimde hayatımı sorguladığım anlardan birisi işte. Kafam patlasa da kurtulsam gerçekten.
"Sana ne oldu bu ara pek iyi gözükmüyorsun?"
Gözlerimi açmadan kafam rafa yaslı biçimde yüzümü sesin geldiği yere çevirdim.
"Bir şey olduğu yok Seungmin."
"Emin misin? Geçen dayak yemiş olman bile iyi olmadığını gösteriyor."
Sonunda gözlerimi açarak çatılmış kaşlarımla Seungmin'e baktım. Bazen Chan'la ikisi beni gerçekten bıktırıyordu. Söylesem sanki bir şey değişecek. İyi değilim dersem benim yerime Bay Bae ile uğraşacaklar mı? Hayır tabii ki.
"Canım sıkkındı. Birini dövesim gelmedi."
"Bu nasıl sikik bir bahane ya. Neyse uğraşamayacağım seninle. Birazdan kapıyı açacağız. Her şey hazır mı?"
"Hazır!"
Gergin ifadem kulağımın dibinde bağıran ufaklığa dönmüştü. Bu nasıl gereksiz bir heyecandır amına koyayım. Sanki üniversitenin ilk günü. Barmen yamağı olmak bu kadar eğlenceli ve heyecan verici bir şey değil.
"Neden bağırdığını sorabilir miyim, Jeongin?"
"Abi şey bugün ilk günüm ya biraz heyecanlandım."
Jeongin'le iki yıl önce tanışmıştık. Fazlasıyla zeki bir çocuktu. Şu an üniversitede okuyordu ve bu yılın başında babası öldüğünden para kazanmak için bara yanıma başlamıştı. Tam konuşacağım sırada bütün neşesiyle barımızın en belalı çifti kapıda gözükmüştü. Felix ve Changbin ikilisi. Belalı dememin en büyük sebebi Felix'di. Neyse birazdan anlarsınız zaten.
"Min naber tatlım. Bugün bana içmem için ne vereceksin?"
Bakışlarım Changbin'i buldu. Alkol oranını düşük tutmam için Changbin'in kaşları çoktan havalanmış kafası hafif hafif sağa sola sallanıyordu.
"Mükemmel bir kokteylim var Lix. Senin için özel bir reçete."
"Ciddi misin? Çok merak ettim. Gönder gelsin."
Felix sarhoş olduğunda onu tutmak imkansızlaşıyordu. Dans eden herkese salça olur ve Changbin'i bütün gece çıldırtırdı. Tabii biz Changbin birini dövmediği sürece bu görüntüyle baya eğlenirdik. Chan bazen bara girer Felix'i kontrol ederdi. Malum Changbin'in birini dövmesini kimse istemiyor ayrıca Felix, Chan'ın üvey kardeşi. Yani başımızdan atamadığımız bir bela kendisi.
Ben içine çok az votka koyduğum kokteyli Felix'e iteledikten sonra barla uğraşmaya geri dönmüştüm. Ara ara telefonumu kontrol edip Bay Bae bir şey yazmış mı ona bakıyordum. Zaten kısa bir sürede bar tıklım tıklım dolmuş, ben de fazlasıyla yoğunlaşmıştım. Saatin ilerlemesiyle Hyunjin de bize katılmış ben de biraz nefes almıştım. Hyunjin de bizim diğer barmenimiz. Hatta benden önceki barmen. Mesleği ondan öğrenmiştim.
Önümde duran bardakları silip tezgahın üzerindeki askıya sıralıyordum. İçeride fazlasıyla sıcakladığımdan dolayı üzerimdeki gömleği çıkarmama çok az kalmıştı. Zaten neredeyse bütün düğmelerim açıktı. Kızın biri bara yaklaşıp sipariş verebilmek için öne doğru eğildi. Ben de onu duyabilmek adına kızın ağzına kadar girmek durumunda kalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt ve Kuzu / Minsung
FanfictionCam gibi berrak bir gökyüzünün altında tanışmıştı Minho ve Jisung. "Ne düşünüyorsun?" diye sordu, Jisung. "Aslında pek bir şey düşünmüyorum. Yani içini karartmak gibi olmasın ama sen gelmeden önce ölümü düşünüyordum." "Vay be. Derin konular diyorsu...