14. Boom, Vuruldun

36 7 6
                                    

~Mayıs 2024~

Chan'ın vurulmasının üzerinden yaklaşık iki hafta geçmişti. Şimdilik ortalık sakindi ama emindim. Herkes köşesinde bıçaklarını bilemek ile meşguldü. Hazırlıkları bittiğinde ortalık savaş alanına dönecekti. Biz de her zamanki gibi bu savaşta yerimizi almak zorunda kalacaktık. Artık kaybetmek istemediklerime Jisung da eklendiğinden ben de sessizce savaş için gerekli hazırlıklarımı sürdürüyordum. Örneğin aramızdaki haini unutmamıştım ve hala kim olduğunu öğrenmeye çalışıyordum. Fakat kim olduğunu bulamamıştık. Felix bu konu hakkında baya uğraşmış olsa da belli ki hainimiz de pek aptal değildi. Basit bir mail atmış zannetsem de bu maili takip edilemeyeceği şekilde iletmişti. Yine de gözüm herkesin üzerindeydi. Bu iki hafta içerisinde birçok kez Bay Bae'nin malikanesine gitmiştim. Genel durumu ve olayları takip etmeye çalışıyordum. Bizim Yoon Jeonghan'ın önemli bir adamını vurmamız alt dünyada baya ses getirmişti. Diğer mafya ailelerinin kendi aralarında taraf seçmeye çalıştıklarını biliyordum. Yoon Jeonghan'ın düşmanları bizim yanımızda yer alırken bizim düşmanlarımız da onun yanında yer alıyordu. Önemli olan tarafsız aileleri yanımıza çekmekti. Şimdilik bunun için Hyunjin'in adım atmasını bekleyecektik. 

Sonuç olarak Chan da dahil hepimiz bardaki işlerimize geri dönmüştük. Tabii Chan çalışmıyordu sadece barın içinde dolaşıyordu. Birkaç kez iş yapmaya çalışsa da Jisung'dan işittiği azar yüzünden her seferinde yanıma gelip barda oturmak zorunda kalmıştı.

Jisung'la aramız çok iyi değildi ama kötü de diyemem. Benden kaçmıyordu. Hatta bu süreçte hiçbir şey olmamış gibi her gün bara gelmeye de devam etmişti. Tek fark günün sonunda benimle kalmıyor ve evine dönüyordu. Her gece kısa bir sohbet eşliğinde onu evine bırakıyordum. Benden zaman istediği için üstüne gitmiyordum. Yine o nasıl istiyorsa öyle oluyordu. Fakat aramızdaki mesafe bir süre sonra kapanmaz bir hal alacak diye korkmuyor da değildim.

Silmem gereken son bardağı da güzelce sildikten sonra yerine geri bırakıp bar tabureme oturdum. Bakışlarım barın sonunda çizim yapan Jisung'a kaymıştı. Felix de tam yanına oturmuş, onun çizimini seyrediyordu. Bu huyundan asla vazgeçmiyordu. Her gün gelip bir köşede sessizce çizim yapardı. Arada bana attığı kaçamak bakışlarını yakalıyordum. Yakalandığında tatlı bir tebessüm edip önüne dönüyordu. Bazen de ona içecek verme bahanesiyle sohbet etmeye çalışıyordum ama bir süre sonra sohbetimiz de bitiyordu.

Herkes benim kadar suçlu olsa da Jisung bir tek bana tavır alıyordu. Hatta Felix'in ısrarı yüzünden birkaç gün onlarda bile kalmıştı. Jisung, abisini kurtardığı için Felix resmen ona tapıyordu. Yıllar boyu favori insanı benken artık Jisung olmuştu.

Benimle mesafeli olmasına rağmen Felix ve Changbin'le bu kadar sıkı fıkı olması biraz da olsa canımı sıkıyordu. Sonuçta katil olsaydım benimle olmayacağını söyleyen oyken Changbin ile gülerek sohbet edebiliyordu. Arkadaşım için bunu düşünmemin ne kadar adice olduğunu bilsem de engel olamıyordum maalesef.

"Daha ne kadar uzaktan izleyeceksin?"

Jisung'a o kadar odaklanmıştım ki, bir anda sesini duyurmak için kulağıma bağıran Hyunjin irkilmeme sebep olmuştu. Elimi çeneme dayayarak bakışlarımı bana gevrek gevrek sırıtan sarışına çevirdim.

"İzlemekten başka bir şey yapamıyorum ki?"

"Zor olmalı."

"Kolay değil."

Yüzümü biraz daha Hyunjin'e yaklaştırdım.

"Bay Bae'nin dediklerini düşündün mü? İşlerin başına geçecek misin?"

Bana cevap vereceği sırada müşteri gelince onunla ilgilenmeye başlamıştı. Kısa bir süre önce Hyunjin'le oturup bu konuyu detaylı bir biçimde konuşmuştuk. Bu fikir hoşuna gitmiyordu ama hem kendini hem de bizi korumak için gerekli bir hamleydi. Yıllardır istediği gibi yaşıyordu ve bu sorumluluğun altına girmek istemiyordu. Yine de kapıda bekleyen Hwang ailesinin korumaları vereceği karar konusunda az da olsa fikir veriyordu. Müşterinin içkisini uzattıktan sonra bana doğru eğildi.

Kurt ve Kuzu / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin