ÖN SÖZ

65 22 0
                                    

Çok değerli okurlarım,

Nihayet zihnimde koşuşturan karakterlerin bazılarını hak ettikleri yere konumlandırabildiğim ilk kitabımla karşınızdayım. Onların hikayesini okuyacağınız ve kalemimle ilk defa bu hikayeyle tanışacağınız için gerçekten çok ama çok heyecanlıyım.

Halefiyet, çok karmaşık ama bir o kadar da sıradan bir günde aklıma düşen bir hikaye oldu. İlk önce, annesiyle kalabalık sokaklarından içinde dolaşan küçük yaşının da verdiği saf, mutlu bir çocuğun sahnesi geçti gözlerimin önünden. Bu sahneyi aklımın bir kenarına kaydedip hayatıma devam ettim fakat bu küçük çocuk her anımda kendini bir şekilde bana hatırlatmaya devam etti. Ben düşünmeye başladıkça çocuğun hikayesi daha fazla dallanıp budaklandı ve şimdiki halini aldı. Bütün hikayeyi kafamda oturtup kağıda döktükten sonra karakterlerin hepsi sanki karşıma geçmişte, kendilerine konuşma hakkının verilmesini bekliyorlarmış gibiydi. Hepsinin kendine ait bir hikayesi, motivasyonu ve en önemlisi de kendi kişiliklerinin tanrısı olan acıları vardı.

Onların olduğu gibi bizim de kendimize ait büyüklü küçüklü, belki bir belki de bin tane acımız vardır ve bizi biz yapanda acılarımızın bize her saniye kendilerini hatırlatmasıdır. Doğduğumuzdan beri bir şeyler öğrenir, deneyimler, yaptıklarımızdan ders çıkarır, bazen sorgular, bazen de isyan ederiz. Yolun sonunda ise öğrendiğimiz tüm dersleri bir bavula koyar ve hiçbir şey demeden göçer gideriz bu ölümlü dünyadan.

Ama şimdi, bavullarınızı hazırlamadan önce, oturun ve bize çokça benzeyen bu insanların hikayesini, acılarını, mutlu ve mutsuz anlarını dinleyin ve görünmez sargılarla birbirinizin yaralarını sarıp sarmalayın.

Unutmayın ki her acı bir gün diner, her yara bir gün kapanır.

Ama açılan yarayı tekrar kapatmak büyük bir külfettir.

Emir.

HALEFİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin