Silah sesini duydum ama acı hissetmedim, duyduğum ses ile gözlerimi açtığımda iri gözlerle öylece kalakaldım; önümde yerde kanlar içinde yatan Meriç vardı.
Öylece kalakaldım ve kafasından akan kanı izledim, az da olsa kendime gelince hemen etrafa baktım, hiç kimse yoktu.
Beni vurmak yerine kendi kafasına sıkmayı tercih etmişti.
İlk bebeğimi, sonra Meriç'i kaybettim.
İlk önce benden akan kana baktım, bebeğimi kaybettim, sonra ise Meriç'ten akan kana baktım, onu da kaybetmek üzereydim.
Bulanık görüyordum çünkü gözümden yaşlar ardı ardına süzülüyordu.
Dudaklarımı kıpırdatıp zar zor "Meriç" dedim, ya da dedigimi sandım, ama harfler ağzımdan çıkmayı reddetti.
Hemen Meriç'e atılıp onu tuttum ve "Meriç" diye çığlık attım.
Zaten bebeğimi ve ailemi kaybetmiştim, Meriç'i de kaybetmeyi göze alamazdım.
"Meriç uyan Meriç!" Dedim, canım çok yanıyordu.
Fiziksel mi yoksa ruhsal mi bilmiyorum.
"Bırakma beni, yapma bunu bana" diye yalvardım titreyen sesim ile.
Bebeğimi öldürüp kafama silah dayayn adama ölme diye yalvardım.
Beni vurmaya kalkışmış olabilir ama yapamayıp kendini vurdu.
Hem de kafasından, çünkü; beni vurmaya çalışmanın vicdan azabını kabullenemedi.
Elinde tuttuğu silaha baktım, sonra ise kendi ellerime, tir tir titriyordum.
Onu sarsmamam lazımdı ama onu sarsıp "beni duyuyor musun!?" Diye bağırdım, belki bagırırsam beni duyardı.
Az daha kendime geldiğimde elbisenin cebine uzanıp telefonu aldım, ama üstüne düştüğüm için çoktan kırılmıştı.
Hemen onun ceplerini aradım ama telefonu yanında yoktu, Biraz ileride onun kırık olan telefonunu gördüm, kırmıştı.
Gözlerim tekrar silaha kaydı, silahı titreyen ellerimle aldım ve gözlerimi kapattım, ellerim yüzünden silah da titriyordu.
Silahı kendime dogrulttum ve kendimi vurdum.
Ses duyulduğunda karnımda keskin bir acı dana hissettim.
Gözlerimi açmaya korkuyordum, elimdeki silah düştü ve ellerim karnıma gitti.
Eğer bebeğimi kaybetmediysem bile şimdi kaybetmiştim.
Meriç'in üstüne düştüğümde gözlerimi zar zor açıp ona baktım, yüzüne baktım, gözlerim tekrar kapaniyordu,
Arada bilincim gidip geliyordu ama en son duyduğum şey boğuk bir ambulans sesiydi, gelecek mi yoksa gelmeyecek mi anlayamadım.
_________________________________________
4 ay sonra;Gözlerimi açtığımda ışık gözlerimi ağırtıyordu, zorlukla gözlerimi haraket ettirip etrafa baktım, hastanede olduğumu anladım.
Parmagımı zar zor hareket ettirdim, daha sonra ise elimi, sonra da bileğimi ve en son ise kolumu, zorlukla elimi karnıma koydum, karnımdaki ağrı hala biraz duruyordu, belki de psikolojik.
Yatakta doğrulayan çalışırken bir doktor içeri girdi ve hemen "hanımefendi dogrulmayın" dedi, endişeyle.
Durup ona baktım, doktor yanıma geldi ve boğazını temizleyip konuştu "hanımefendi 4 aydır komadasiniz, ama biraz daha gözetim altında kalmanız gerekli" dediginde gözlerim karnıma kaydı, 4 ay diye düşündüm, karnım hala aynıydı, bebegi kaybettiğimi anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İddiaşk 2
Teen Fictionİddia üzerine bir aşk sonucunda öğrenilen gerçekler ve geçmiş.