Geçmişin tekrarı

38 3 2
                                    

Kıpırdandıgımda ellerimin ve ayaklarımın hala ip ile bağlı olduğunu farkettim.

Kafamı çevirdim ve aslında bir süngerin üstünde uyandığımı farkettim.

Beni sandalyeden buraya taşımış olmalı ama neden? Bana iyilik mi yaptı yani?

Yoksa baygınken bana bir şey mi yaptı?

Beynim olasılıklarla çalışıyordu.

Boğazım ve dudaklarım o kadar kuruydu ki nefes alamıyordum.

Meriç beni neden kurtarmıyor? Neden hala gelmedi? Aras Onur'un kardeşi değil mi neden hala bulamadı beni? Ben neredeyim? Meriç'i ya da Aras'ı da mı tutsak etti? Yoksa öldürdü mu?

Düşünceler yüzünden kafamı patlatmak istiyordum.

Belki yardım eder diye "onur" dedim zar zor, ama ben bile duyamadım.

Son gücüm ile ayaklarımı zar zor haraket ettirip duvara vurdum ve ses çıkarttım ama başka bir şey yapamadım, etrafın tekrar karardıgını hissettim.

Uyandığımda Yüzü tam olarak Yüzümün karşısındaydı ve onu görünce irkildim.

"Korkma" dedi ama sesi her zaman olduğundan daha nazikti.

Buz gibi olan sesi neden naizkti ki?

Bana uzanıp dogrulmama ve sungerde oturmama yardım etti ama hiç tepki veremedim bile.

Vücudum kaç saattir haraketsizlikten ağrıyordu ve zonkluyordu.

Bir bardaktaki sutun pipetini dudaklarıma değdirdi.

Ya içinde bir şey varsa? Ama ölmek üzereydim, suyu hemen içip bitirdim.

"Yavaş ol" dediginde sesi hala korkulacak derecede nazikti.

Getirdiği yemeği de bana dikkatle yedirdi.

Tekrar süngere uzandım ve istemsizce uyuyakaldım.

Uyurken beni izlediğini hissedebiliyordum ve bu ürkütücüydü.

Kapının yüksek sesi ile uyandığımda üstüme geldiğini gördüm ama yüz ifadesi hiç görmediğim kadar tuhaf ve korkutucuydu.

Kendinde değil gibiydi, bunun onur olmadığı kesindi.

Kendini kaybetmiş gibi üstüme yürüyordu.

Cırpındım ama hala çok sıkı bağlıydım.

Sonunda yanıma gelince beni kendi ve sünger arasına sıkıştırdı.

Oturur pozisyondaydım ama tam olarak değildim.

Eli yüzümü kavrayarak yüzümü sabit tuttu, dudaklari dudaklarıma değdiği an gözlerim irileşti.

Çok Cırpındım ama büyük yapısı yüzünden kıpırdayamadım bile.

Dudakları dudaklarıma öpmeye devam ederken gözlerimden bir yaş aktı, bir yaş daha, sonra bir yaş daha.

Pes pese yaşlar akıyordu ama o durmuyordu.

En sonunda onun dudağını sertçe ısırdım ve geriye çekilmek zorunda kaldı, midemin bulmadığını hissedebiliyordum.

Dudaklarındaki kanı sildi ve bana öfke ile baktı, çaresizce Cırpındım ama bu sadece bilegimdeki halatların bileğimi kesmesini sağladı.

"Sana asla zarar vermem"Hani bana asla zarar vermezdin Onur?

Tekrar bana saldırdı, sadece vahşi şekilde beni öpüyordu. Midem gittikçe bulaniyordu, en sonunda artık zor zor ondan kurtulup kafamı yana çevirdim ve yediğim az bir şey yemeğin hepsini kustum.

Onurun gözlerindeki öfke gittikçe artıyordu, tamamen kontrolden çıkmıştı.

Kafam sertçe yana doğru savruldugunda bana tekrar tokat attığını anladım, acıyla ağlamam arttı ve ufak bir çığlık attım.

Kafamı sertçe kavradı ve saçlarımdan tutup geriye çekti, kafamı yukarı kaldırdı, ben ise acıyla tekrar çığlık attım.

Elinin tersi ile dudagımdakı kusmugu sildi ve tekrar dudaklarıma yapıştı.

Zaten midem çok bulanırken şimdi daha çok bulanıyordu, kusan birisini nasıl öpebilirsin ki?

Bana zarar vermeyecegine söz vermişti ama şu an gözü dönmüş gibiydi.

Uzun süre sonra dudaklarımdan ayrıldı, ama işkence yapmaya devam etti, boynumu ısırıyor ve emiyordu hem de ısırıkları canımı yakıyordu, bunlar yetmezmiş gibi elleri vücudumda geziniyordu.

İlk önce kiyafetlerimin üstünde gezindi, sonra ise kıyafetlerimin altındaki tenimde.

En son ise kıyafetlerimi çıkartmaya başladı, sadece sessizce ağlıyordum.

Küçükken kurtulabilmiştim ama zaman kendini tekrarladı, kurtulamıyordum, yapamazdım, sadece kaderimi kabullenmem lazımdı.

Kabus sandığım kücüklügüm gercekti ve bir de bu yetmezmiş gibi tekrarlanıyordu.

Bunları düşünürken gözlerimin kapalı olduğunu fark ettim ama o devam ediyordu.

O kadar ağlıyorum ki nefesim kesilmeye başlamıştı, bir anlığına onun benden uzaklaştığını fark ettim.

Gözlerimi açtım ve şaşkınlıkla karşımdaki kişiye baktım, karşımdaki Masal'dı.

Elindeki küçük bıçak ile halatlarımı kesiyordu ve bir yandan da onur ile boguşuyordu, elimdeki halatları keserken elimi de sıyırdı ve küçük bir kesik oluştu ama bu umrumda bile değildi çünkü artıp iplerden  kurtulmuştum ve ne kadar ağrım ola bile en azından hareket edebiliyordum.

Zar zor yana çekilip aramıza mesafe koydum ama Onur, Masal'a saldırdı ve onu kendi ile kafesledi.

Ben ise öylece donup kaldım ama Masal bana "kaç Maria" dedi.

Bu söz beni iliklerime kadar ürküttü, Onur ile boğuşurken elindeki bıçak yana savruldu ve Onur bıçağı alıp Masal'ın boğazına dayadı.

*****

Bu bölüm baya kısa olduğu için 2 gün sonra attım çünkü normalde 4 gün arayla atardım.

İddiaşk 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin