Nefes Kesen Yardım

10 2 4
                                    

Alora, Kaan Bey'in acımasızca söylediği sözlerden sonra içinde koca bir boşluk hissediyordu. Kaan'ın onu orada bırakıp gitmesi, yalnızlığını daha da derinleştirmişti. Projeyi, işi, hatta Kaan'ı bile umursamıyordu artık. İçinde sadece kaçma isteği vardı; bu hayattan, bu şehirden, her şeyden. Sessizce masada Kaan'ın verdiği kartı bırakıp ağır adımlarla restorandan çıktı.



Soğuk gece havası Alora'yı yüzünde tokat gibi karşıladı. Saat çoktan 10'u geçmişti, ama zamanın bir anlamı kalmamıştı onun için. Taksiye verecek parası yoktu, eve gitmek de istemiyordu. Sanki tüm dünya ona yabancılaşmış gibiydi. Ayakları, nereye gittiğini bilmeden onu yollarda sürüklüyordu.



Siyah elbisesi vücudunu saran zarif bir şekilde onun güzelliğini ortaya çıkarıyor, omuzlarını açıkta bırakan kesimiyle çevredeki bakışları üstüne çekiyordu. Fakat Alora, etrafındaki hiçbir şeyi fark etmiyordu. Adımları onu bir parkın içine götürdü. Soğuk hava bile içindeki soğukluktan daha keskin değildi. Parkta birkaç yaşlı adam, bir iki evli çift dışında kimse yoktu. Kendi içindeki fırtınaya kapılmış, karanlıkta ilerliyordu.



Tam o sırada, önünden geçen iki adamın farkına vardı. Arkadan da başka iki adam yaklaşmaktaydı. Alora, bir tuzağa düşmüş olduğunu anladı ama artık çok geçti. İlk başta sessizce yoldan çekilmek istedi, ancak adamlar ısrarla onun üzerine doğru yürümeye başladı. Gözleri ona bakarken, üstünde dolaşan bakışlarıyla Alorayı düpedüz taciz ediyorladı. Önündeki adamın elinde parlayan bıçak, Alora'nın kalbine korku dolu bir soğukluk saldı. Bacakları titriyordu ama kaçacak yeri yoktu.



Titrek bir sesle, "Lütfen... İzin verin gideyim. Üzerimde hiç para yok ama isterseniz telefonumu alabilirsiniz," diye yalvardı.



Ama adamların gözleri başka şeyler arıyordu. Bıçak tutan adam alaycı bir sesle, "Sadece eğlenmek istiyoruz, güzelim," dedi.



Alora geriye çekildi, ama arkasındaki adamlar onun yolunu kapatmıştı. Nefesi kesiliyordu, beyni donmuş gibiydi. Tam bu sırada, arkada hızlı adımların yankılandığını duydu. Adamlar bir an duraksadılar, ama o an bile bir sonsuzluk gibiydi Alora için. Koşan kişi Gökhan'dı. Her akşam parkta koşu yapardı ve bu kalabalık dikkatini çekmişti. Gördüğü manzara onu anında harekete geçirmişti.



Gökhan hızla adamların üzerine doğru koştu, bıçak tutan adamın arkasına sert bir tekme savurdu. Adam yere düştü, bıçağı elinden fırladı. Diğer adamlar şaşkınlıkla harakete geçtiler, ama Gökhan duraksamadan birine yumruk attı, ardından bir diğerinin karnına sert bir diz darbesi indirdi. İlk adam yeniden ayağa kalktı, elindeki bıçakla Gökhan'a saldırdı ve omzuna bir kesik attı. Ancak Gökhan hızla onu tekrar yere serdi. Diğer iki adam, durumu kavrayıp kaçmayı tercih etti.



Gökhan, indirdiği adamları kontrol etdi, sonra derin bir nefes aldı. Adrenalin dolu bu anların ardından, etrafındaki bıçağı uzaklaştırarak titreyen kıza döndü.



"Alora?" diye şaşkınlıkla sordu. "Sen misin?"



Alora şok ve korkuyla donup kalmıştı. Gözlerinde birikmiş yaşlarla Gökhan'a baktı. Gökhan, nazikçe onun omzuna dokundu. "Güvendesin artık," dedi yumuşak bir sesle. "Her şey geçti, merak etme."

Soğuk Kalplerin AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin