Büyük Planın Başlangıcında

8 2 7
                                    

Kaan Bey'in söylediklerini duymazdan gelerek arabanın arka koltuğuna oturdum. İçimde büyüyen öfke ve kırgınlıkla baş etmeye çalışarak sakinleşmeye çalışıyordum. Ama biliyordum ki bu, sadece bir başlangıçtı. Kaan Bey arabayı park alanından çıkardı ve bir eli direksiyonda, bana döndü: "Taşımak istediğin eşyaların var mı, gidip alalım."

Aklımda beliren ilk soru, gerçekten bir şey almam gerekip gerekmediğiydi. Yoksa yine Kaan Bey'in evinden ayrılırsam, buraya geri döner miydim? Ama Kaan Bey, yola çoktan çıkmıştı bile. Hafif yüksek sesle, "Yolu tarif et," dedi. Neye sinirlendiğini anlamadım ama kiracılarıma karşı mahcup hissediyordum.

Yolu tarif ettim ve birkaç dakika içinde vardık. Kaan Bey saatine bakarak, "On beş dakikan var. Toplan, gel," dedi. Sinir oluyorum böyle davrandığında. Ürkek bir sesle ikna etmeye çalıştım: "Lütfen, ben burada kalayım. İşe de çabuk gidebiliyorum, burada çok rahatım. Lütfen."

Yalvarıyordum, gözlerinin içine bakarak. Ama ifadesi hiç değişmedi, rahatça reddetti: "Hayır, sen buradayken ben kimle eğleneceğim?" Alay ediyordu resmen. Bir anda yüzü sinirli bir ifade aldı, dişlerini sıktığını ve çenesinin titrediğini gördüm; bana öldürecekmiş gibi bakıyordu. "Hem, Gökhan'la buluş bakalım bir daha. Benden kaçıp ona sığınmanı daha affetmedim." Gözlerini gözlerime dikerek sert bir sesle, "Onunla aranda tam olarak ne var?!" diye sordu. Gözleriyle adeta beni defalarca öldürüp diriltiyordu. Çok kısık bir sesle,

"Aramızda hiçbir şey yok. Sadece sizden korktuğum için ve dediğiniz gibi kaçmak için Gökhan Bey'in yardımına başvurdum," dedim. Ama o yine baskıcı bir sesle devam etti: "Benden neden korkuyorsun?"

Bakışlarımı kaçırarak konuşmaya başladım: "Sizce de çok açık değil mi? Sizinle evleneceğimi duyduğumda çok sevinmiştim aslında, ama tavırlarınız, beni aşağıladığınız, tüm ailenin önünde küçük düşürdüğünüz anlar... Bağırmanız, benim ailemin karşısında bile beni küçük düşürmeniz... Ve son olarak, hatalarımda neler yapacağınızı da açıkça söylemiştiniz. Beni incittiğinizi söylediğimde haksız olduğumu savundunuz hep. Sizce bunlar yeterli sebep değil mi?" İçimi dökmüştüm. Beni şaşırtan şey, sabırla dinlemesi oldu.

Yaşadıklarımı yeniden hatırlayınca gözlerim doldu. Kaan Bey beni hep incitmişti, Gökhan Bey ise iyileştirmişti. Evet, evliydi ama bana bebek gibi bakmasını çok sevmiştim.

Kaan Bey bir süre sustu, hiçbir şey söylemedi. Yaptıklarını kafasında tartıyor gibiydi. Ama yüzündeki alaycı ifade geri döndüğünde, söyleyeceklerini sevmeyeceğimi anladım. "Bilirsin, bizim gibi insanlar kontrolü ellerinde tutmayı severler. Senin kontrolün bende olduğu sürece seni incitmemeye çalışacağım," dedi.

Ne demek kontrol? Ben oyuncak araba mıyım? Kaan Bey, yeniden saatine baktı ve beş dakikam kaldığını söyledi. Bu adam cidden benimle dalga geçiyordu. "Lütfen," dedim yalvaran gözlerle. Onunla yaşadığım sürece hiç iyi olmayacaktım. Bana baktı ve soğukkanlı bir sesle hangi katta, kaç numaralı kapıda kaldığımı sordu. Bana izin vereceğini, ama beni gözetleyeceğini düşündüğüm için söyledim.

Kaan Bey arabadan inip binaya girdi. O anda, kendi odamdan eşyalarımı alacağını anladım. Hemen peşinden koştum, ama asansöre binmişti bile. Onu durduramadım, bu yüzden merdivenlere koştum. Eve ulaşana kadar canım çıktı, Kaan Bey çoktan kapıda ev sahibine bir şeyler anlatıyordu. Yanına gidince Zehra Hanım, Kaan Bey'i odama götürdü. Ben de peşlerinden gittim. Kaan Bey, yatağımın üstüne oturmuştu. "Toplan, gidiyoruz," dedi soğukkanlı bir ifadeyle.

Kendi toplamak için gelmemişti; o gelince, benim de geleceğimi bildiği için gelmişti. Sinirli bir şekilde kıyafetlerimi ve makyaj malzemelerimi topladım. Odayı eski haline getirip Zehra Hanım'a yaklaştım: "Çok özür dilerim, böyle olacağını bilemedim. Bir ayın parasını ödeyeyim, olur mu?" diye sordum. Zehra Hanım, yüzünde tatlı bir gülümsemeyle, "Neredeyse hiç kalmadın ki kızım, neyi ödeyeceksin?" dedi.

Soğuk Kalplerin AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin