Boşanma Süreci

5 2 13
                                    

Görkem abi beni uyarıp gitmişti. Bende günün geri kalanında yine kilitli kapının arkasında, boş boş dolanmaya devam ettim. Son uyarıyı dikkate almaya çalıştım ve meditasyon yapmaya karar verdim. Ama dışarıyı izleyerek yapmak istiyordum. Perdeleri açtım, odamın camları çıkış kapısına bakıyordu. Bağdaş kurup meditasyona başladım, ancak bir türlü odaklanamıyordum. Yaklaşık 15 dakika orada oturdum ama beynimdeki sesler hiç susmuyor, düşünceler birbirine karışıyordu. Sonunda gözlerimi açtım ve dışarıyı izlemeye başladım. Hava güzeldi. Görkem abinin gittiğini gördüm. Beş dakika sonra kapım çaldı. Gökhan Bey olmalıydı. Kapıya yaklaştım ama konuşmadım. Bir süre sessiz kaldığımı görünce "Şimdi sana zarar vereceğime inanıyorsun, dimi?" dedi.

Hayır, inanmıyordum. Ama Görkem abi'in beni buradan götürmesini de istemiyordum. "Hayır, inanmıyorum," dedim yalnızca. Dün olduğu gibi kapıya yaslanıp yere oturdu, ben de aynı şekilde. "Peki, siz bana zarar verecek misiniz?" diye sordum. Cevap vermedi. Belki de Görkem abi haklıydı; bana gerçekten zarar vermeyi planlıyordu. Ama ikisi de bana burada saçımın teline bile zarar gelmeyeceğini söylemişti. Haklı olmalarını umuyordum. Soğuk bir ses tonuyla, "Kitabı okumaya devam eder misin? Sesin bana huzur veriyor," dediğinde kalbim hızlandı. İlk kez birinden bu kadar iç ısıtan bir iltifat duyuyordum. Hemen kitabı alıp kaldığım yerden okumaya başladım.

Kitaptaki baş karakter, kıza takıntılı bir şekilde aşıktı. Onun için canını bile vermeye hazırdı ve çok kıskançtı. Kızı o kadar kıskanıyordu ki ona yan gözle bakan herkesi ölesiye dövüyordu. Kız bu durumdan rahatsızdı, ama kıskanılmak hoşuna gidiyordu. Bu tasvirleri okurken bir an durdum ve düşüncelere daldım. Şimdiye kadar böyle biriyle hiç ilişkim olmamıştı. Lise ve üniversite dönemlerinde kendimi derse adamıştım, sonra da Kaan Bey'e aşıktım. Beni hiç fark etmeyen biriyle yıllarca mutlu olacağımızın hayalini kurmuştum. Evlendik ama her şey tersine döndü. Sonra Gökhan Bey'e karşı bir şeyler hissetmeye başladım ama o da evliydi, ne kadar yalancı bir evlilik de olsa. Hatta belki de bana zarar verecek biriydi.

Suskunluğumu fark etmiş olacak ki, "Ne düşünüyorsun öyle?" diye sordu. İç çekerek, "Sanırım hiçbir zaman doğru insanı bulamayacağım. Kimse beni böyle sevip kıskanmayacak," dedim.

Bunu duyunca alaycı bir gülüşle, "Sen deli gibi kıskanılmadığını mı düşünüyorsun?" dedi. Ne demeye çalıştığını anlamaya çalıştım ama bir şey diyemedim. "İnan ki seni öyle deli gibi kıskanıyorum ki... İster Kaan olsun, ister başka erkekler. Sadece müdahale edecek yetkim yok, çünkü senin bana karşı ne hissettiğini bilmiyorum." Duyduklarım kalbimin ritmini şaşırttı. Neredeyse donup kalmıştım. İlk defa beni sevdiğini söylediğinde sarhoştu. Hatırlamıyordur diye düşünmüştüm, ama şimdi farklı bir şekilde itiraf etmişti.

"Şey..." Bir şey diyemedim. Bunu fark edip sözü ağzımdan aldı: "Sana hissettiklerimi sözlerle değil, hareketlerinle bana karşı ne hissettiğini göstermen gerekiyor. Sana bu soruyu sorduğumda, benden hoşlanmıyorsan bana bir tokat at. Aksi halde dudaklarıma bir öpücük kondur." Bunu yapamazdım, utanırdım. Ama o zamana kadar hem kendimi toparlayabilir hem de duygularımı dinleyebilirdim. "Ben devam edeyim," dedim ve kitabı okumaya devam ettim.

Kitapta ilerledikçe 18+ sahneler vardı. Okuyamıyordum. Onun ısrarıyla okumaya çalışıyordum ama sesim o kadar kısık çıkıyordu ki anlatamam. Gökhan Bey ise oldukça eğleniyor olmalıydı. Pencereden dışarı bakarken Görkem abinin geldiğini gördüm. Panik içinde, "Görkem abi geldi, uzaklaş kapımdan hemen!" dedim. Kalktığını duydum ve bana kısık bir sesle, "Görkem'i banyoya götür, bir şeyler bozulmuş gibi yap, beş dakika oradan çıkmasına izin verme," dedi. Ardından uzaklaştı. Perdeleri kapattım. Ne demek istediğini, neyi planladığını anlamadım. On beş dakika sonra Görkem abi odama girdi.

Soğuk Kalplerin AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin