Merhaba ♥️
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Tepkileriniz, düşünceleriniz, benim için gerçekten çok önemli. Bunu ön görerek yorumlarınızı yapmayı unutmayınızzzz
Keyifli okumalar ❤️
Bir kişinin tek taraflı sevgisi,ruhun en derin yarasına saplanmış bir bıçaktır; diğer taraf ise bu acıyı sessizce izler.
Eve dönerken adımlarım, taşları sanki ilk kez gördüğümdeki gibi ince ince hissediliyordu. Her sokağın köşesinde, bir anda ruhumun derinliklerinden çekilen bir nefes var; belki de gözlerimdeki yaş, acılarıma karışıyordu. İçimden bir boşluk yayıldı, kendimi sanki bir girdabın içinde buldum.
Onu Zeynep'le görmem, yüreğimi sarsan bir şok etkisi yaratmamıştı belki ama bu kadar kısa bir zamanda birbirlerine bu denli yakınlaşmaları beklemediğim bir şeydi.
Aramızda geçmişten gelen bir şey yoktu belki, ama kurduğum sessiz hayaller, sessiz hayal kırıklıkları vardı.
Gözlerim, kendiliğinden açığa çıkan bir kırılganlıkla dolu, hislerim her adımda biraz daha büyüyen bir hüsranla sarmalanmıştı.
Eve doğru yürürken,boşluk, adımlarımı hafifçe zorlaştırıyor; yürürken topuklarımın çıkardığı sesler, yaşadığım acının gölgesi gibi hissettirmeye devam ediyordu.
Her yeni günde, bu karşılıksız aşkın karşısında kaybolmuş gibi hissediyorum. Onun nişanlı olduğunu bilmek, acılarımı daha da derinleştiriyor; kalbimde bir yara açıyordu. O, hayatının başka birini almışken, benim içimde bir sevda ateşi yanıyor ve bu ateşin sıcaklığı yalnız bana geliyordu. Gözleri, her bakışı ve sesi, içimdeki bu ateşi körüklüyor, ama aynı zamanda acı veriyordu.
Onun nişanlılığı, aramızdaki tüm sınırları net bir şekilde çizmişti. Onun yanında olmak, gerçekleşmesini deli gibi istediğim bir rüya gibi, ama bu rüyanın içinde sürekli bir uyanma anı vardı; o da, hayatında başka birinin var olduğunu hatırlamak.
Ona duyduğum duyguların getirdiği acıyla baş etmeye çalışırken, kendime çektirdiğim acının farkındaydım.
Bu acının sonu yokmuş gibi hissediyordum.
Bu muydu? Aşk acısı dedikleri,ölümden beter dedikleri duygu bu muydu?
Ölüm sonrası azapla eş değer gibiydi. Bir o kadar büyük, bir o kadar korkunç...
Elimdeki anahtarla kapıyı açarken, evden gelen kahkaha sesleri yüzümü az da olsa güldürmeyi başarmıştı. Dakikalar önce gördüklerimi zihnimden silmeye çalışarak kapıyı ardımdan örttüğümde mutfağa doğru ilerlemeye başladım.
Salonda gördüğüm kişilerle adımlarım havada asılı kalırken bakışlarım kısıldı.
Şeyda ve Ömer abim, fısır fısır konuşuyorlardı.
"Konuştuğunuz konu kahvaltıdan önemli olsa gerek," Sesimi duymalarıyla aynıanda arkalarına dönmeleri bir olmuştu. İkisinin yüzünde rahat bir ifade vardı.
"Ay Efsan! Kahvaltıdan önemli olacak tek şey; Ömer'in akıl hastanesine yatırılacağı haberi, E bu da mümkün olamayacağı için hayır yani."
Şeyda her zamanki şenşakrak halleriyle yanıma doğru gelirken Abim, göz devirmiş, ağzının içerisinde yüzde doksan küfür olduğunu tahmin ettiğim şeyleri homurdana homurdana peşimizden mutfağa girmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-SAUDADE-
Teen Fiction"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..." (...) "Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim." Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya topl...