Merhaba ♥️
Baya dolu dolu bir bölüm oldu... Bol bol yorum yapıp, düşüncelerinizi "Saygı çerçevesinde" belirtmeyi unutmayınız ♥️
Keyifli okumalar ❤️
-Sungur Alp-
Kimi insan, kalbiyle mantığının arasında kalır. Kalp, bir yıldızın geceyi aydınlatan parıltısı gibi, derin arzular ve umutlarla yanar. Mantık ise, bir dağın keskin ve sessiz zirvesi gibi, soğuk gerçeklerle şekillenir.Benim arada kaldığım bir kalbim yoktu. En azından çevremdeki insanlar öyle derdi. Her olaya fazla sert baktığım, vicdanımı köşeye attığım söylenirdi.
Bir şey ne kadar çok söylenirse, zamanla kendinizi öyle biri olduğuna inandırabilirsiniz. Öyle de oldu; zamanla kalpsiz biri olduğuma inandım. Sert birisi olduğumu ve vicdanımla hareket etmediğimi kendi içimde defalarca tekrar edip kalbime büyük bir zincir vurdum.
O zinciri otuz yıl boyunca kimse kıramadı. Kırmalarına müsade etmedim, belki de.
Birisine gönül vermek ve o gönlü hiç incitmeden sevmek yürek isterdi. Yüreksiz değildim; sadece aklımı altüst edecek bir kadınla henüz karşılaşmamıştım.
Karşılaşır mıydım? İşte orası büyük bir muammaydı.
"Onun peşinden neden gittin?"
Arabadaki ölüm sessizliği Zeynep tarafından bozulduğunda, kısa bir an gözlerimi ona çevirdim. Kaşlarını çatmış, gözleriyle beni delip geçercesine bakıyordu. Beklenti dolu bir sessizlik içinde, beklettiği soruları sormaya hazırlanıyordu.
Ağır ağır önüme dönerken, arabanın hızını arttırdım. "Masada yeterince haddini aşınca, peşinden gitmek farz oldu." İfadesiz tuttuğum sesim ona ne hissettiriyordu, bilmiyordum. Bilmekte istemiyordum.
Olur olmadık yerlerde çıkardığı tartışmalara bir yenisi daha eklenmişti. Bu gece Efsan'la laf
dalaşına girmesi ve mesleği hakkında yaptığı saygısızlıkla tartışmayı büyütmesi, başka bir boyuttu. Bu kadarını tahmin edememiştim. Bu kadar ileri gidebileceğini düşünmemiştim.Onu durdurup geri getirmek için peşinden gittiğim sırada, bir anlık sinir bozukluğuyla söylediğim sözle onu daha çok kırdığımın farkındaydım.
Pişmandım. Köpek gibi, hem de.
Kırıldığını ne kadar saklarsa saklasın, gözleri onu her zaman ele veriyordu. Saf bir kırgınlık geçmişti gözlerinden. Her ne kadar o, bunu reddetmiş ve inandırmak adına birkaç süslü kelime kullanmış olsa da biliyordum; tanıyordum. Kırılmıştı.
"Ne zamandır bu kadar yakınsın onunla?" diye sordu. Sesindeki keskin ton, içimdeki huzursuzluğa bir tuğla daha ekledi.
Arabanın hızını elimde olmadan düşürdüm. İması beni şaşkına çevirirken söylediklerini kafamda oturtmaya çalışıyordum.
Bu gece bir kadını daha kırmak istemiyordum. Bu yüzden kelimelerimi özenle seçmeye çalıştım. "Senin yüzünden gecesi mahvoldu. Orada kalkmış olması, korktuğundan veya kırıldığından değil; olayın büyümesini engellemekti. Malum, senin susacağın yoktu. Hele şu meslek olayı..." Sesli bir nefes verip camdan dışarıyı izlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-SAUDADE-
Teen Fiction"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..." (...) "Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim." Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya topl...