10. Bölüm

2.2K 254 121
                                    

Merhabalar 💜

Nasılsınız bakalım?

Bu bölümde fazlasıyla (Özellikle son sahne için) Yorumlarınızı
bekliyorummm. 

Eksik etmeyin olur mu???

Oy ve yorumlarınız için şimdiden teşekkür ederim 💜

Keyifli okumalar (Şüpheli)

Küçüklüğümde, ne zaman bir çiftin el ele yürüdüğünü ya da düğünlerini görsem, hemen içimde bir kıpırtı başlardı. “Ben de evleneceğim!” diye tutturur, anneme ya da arkadaşlarıma hayallerimi anlatırdım. O yaşlarda, aşkı ve evliliği bir masal gibi düşünürdüm; her şeyin mutlu sonla bittiği bir dünya hayali...

Sonra bir gün, yan apartmanımızdaki henüz yeni evli sayılacak olan o çiftin kavgasına denk geldim, adamın karısına olan sözleri, kadının kocasına olan sözleri benim, her şeyin mutlu sonla bittiğini düşündüğüm o dünyadan sıyrılmama sebep olmuştu. 

O güne dek o çifti ne zaman görsem, küçücük yaşıma bakmadan “Ben de evleneceğim!” diye tuttururdum. Ancak o günden sonra, toz pembe dünyamdan sıyrılmış ve aşkın yalnızca mutluluktan ibaret olmadığını, aynı zamanda acıyla da dolu olduğunu anlamıştım.

Anlamak ve öğrenmek. 

Yıllar önce anlamışta olsam, hayat anlamamla yetinmemiş öğrenmemi de istemişti. Öğrenmiştim, aşkın acı tarafını bir tokat edasıyla öğrenmiştim. 

Sungur börekleri dağıtmayı bitirmiş elindeki boş kapla beraber arkasına dönüvermişti. 

Hazırlıksız yakalanmış bakışlarımı kaçırmayı akıl edememiştim. Hoş, bakışlarımı kaçırsam bile burada dikiliyor olmam elbette dikkatini çekecekti. 

Çekmiş olmalıydı ki bana doğru ilerlemeye başlamıştı. 

Çok kısa bir an ellerimi koyacak yer bulamadım, öyle ki son çare ceplerime yerleştirmeye karar vermiştim. Karşımda durduğunda göz kırpıp “Hayırdır?” Diye sordu. 

Sesli bir şekilde boğazımı temizleyip nefeslendim, “Çiçek teyze seni çağırmamı istedi, gelsin çay içsin diyor.”

Bakışlarındaki duyguları anlamaya çalışsam da ifadesizlik maskesi ikinci bir yüzü gibi keskin ve netti. Hiçbir şey anlayamıyordum. 

Bakışlarım gözlerinden sıyrılıp bir yandan böreği ağızlarına atmaya çalışıp bir yandan da topun peşinden koşan çocuklara kaydı. Bakışlarımı onlardan almadan konuştum, “Yaptığı börekleri yemeyecek kadar mı nefret ediyorsun Zeynep’ten?” 

Gözlerim gözlerine değdi, ellerini umursamaz bir tavırla ceplerine yerleştiğinde başını hafifçe eğdi. Bu hareketi kısa bir an anlamsız gelmiş olsa da çok geçmeden beni daha iyi görebilmek adına yaptığını anlayabilmiştim. 

“Zeynep’ten nefret etmiyorum,” dedi yalın bir sesle. 

Duraksadım, cevabı şaşırmama neden olurken dudaklarımı birbirine bastırıp bakışlarımı kaçırmamaya dikkat ederek konuştum, “Seni aldattı.” 

Başını ağır ağır salladı. Sözlerim hiçbir şey hissettirmemişe benziyordu, içimde bir kıpırtı oluştu. Görmezden geldim. 

“Ona aşık değildim veya ondan hoşlanmıyordum. Sence beni aldatmış olması canımı en fazla ne kadar yakmış olabilir ki?” Cevap vermeme müsaade etmedi, kendi sorusunu kendisi yanıtladı. 

-SAUDADE-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin