"Uyu"

500 61 11
                                    

Can Kazaz - Bunca Yıl | bölüm müziği

Aradan tam 5 ay geçmişti, Barış'ta İlkin'de ne kendileri bir araya gelmişti ne de gözleri. Galatasaray'ın şampiyonluğundan sonra gelen yaz tatili bitmiş. Yeni sezon için antremanlar başlamıştı. 

Barış'ın duygularına hissettiklerine bakılırsa özlüyordu, ilk defa böyle birşey hissediyordu. Herkes onun takılmalık ilişki yaptığını düşünüyordu, haklıydılar Barış gerçekten hayatına ciddi bir ilişki sokmamıştı. Belki de sokamamıştı bulamamıştı o aradığını kendi gibi olanı, "ona evindeymiş gibi hissettiren kadını."

İlkin ile Elif barışmıştı. Elif ne kadar Barış ile İlkin'in arasını düzeltmek istese de Barış her defasında reddetti. İlkin ile konuşmak istiyordu ama İlkin'in isteğiyle konuşmak istiyordu. Zorla sevdiremezdi kendini. 

Barış Alper' den :

Antremanlar bugün başlıyordu, uzun ve yorucu bir sezon geri de kalmış yeni bir sezona başlıyorduk. Bizimkileri özlemiştim, Kerem'le aramıza buzlar girse de onu milli takımda görmek beni mutlu etmişti. Büyük emekle ilerlemiştik ama tabi herşey istediğimiz gibi olmamıştı. Başka sefere diyip yolumuza bakmaktan başka çaremiz yoktu "Türk milleti, öyle kolay kolay pes etmez"  yerimiz de oturup pes edecek olan bizler değildik. Bir şekilde ilerliyordu hayat ama eskisi gibi hissettirmiyordu. Büyük boşluktaydım en yakın arkadaşım ile aramıza buzların girmesi, Galatasaray'ın vesile olduğu bir ödül töreninde karşılaştığım bir kadın hayatımdan bir anda giden birileriydi. Kendime yakın hissediyordum Kerem ile bizi biliyorsunuz zaten ama İlkin ile olan durumumu bende çözememiştim. Benim hayatımdan sessizce çıkıp gitmişti üstelik her gece düşlerimde o olmasına rağmen... 

Kerem ile birbirimize karşı bir konuşmamız olmuyordu, maçı kazandığımızda birlikte sevinip birbirimize sarılamıyorduk. Adeta birbirinin herşeyini bilen iki yabancıydık. Ve ben artık bunun ömür boyu böyle süreceğini düşünüyordum. Kerem'in şakalarına gülüp onun omzuna vurmayı bile çok özlemiştim. Ama o hak artık elimden bir kez alınmıştı. Semihle yanyana iken yanıma gelmiyordu. Ben gelince ortamdan uzaklaşıyor gibiydi... 

4 ay önce... 

Kerem, Barış ve ekiptekiler Galatasaray'ın maç galibiyeti sonrası eğlenmek için güzel bir mekana gitmişlerdi. Kerem'in isteği üzerine mekanda sadece yemek yenileyecekti, masa da alkole yer yoktu. 

Barış, "iman boyumdan izin yok" elindeki suyu göstererek "sularımızı gömelim" diyerek gülüyordu. 

Kerem, "bekle oğlum biz senle birlikte haca gideceğiz." demesiyle takımdakilerin "yok artık" demesi bir olmuştu. Barış gülümseyip "bir de tekke tak istersen Kerem'im" diyerek arkasına yaslanıp gülmeye başlamıştı. 

Kerem, "valla o sarışın, lüle saçlarına da ne yakışır be" diyerek ekiple gülüşmeye başladılar. 

Kaan, Barış'ın omzuna vurarak kulağına fısıldadı "oğlum şuradaki kız, Kerem'i mi yoksa seni mi kesiyor?" deyince Barış hiç kıza bakmadan "bana değildir Kerem'e söyle" diyince Kaan bu sefer Kerem'e döndü. "Oğlum gördüm, bir iki dakika bakıştık" deyince çaktırmadan bakmak yerine dank diye bakmıştı. Kız gülüyordu, İcardi kendi diliyle eliyle telefon işareti yaparak "git git" yapmıştı. Ekiptekiler gülüyordu, Kerem böyle biri değildi ama oradakilerin isteği üzerine ve beğenmesi üzerine gidip kıza biraz sohbet etmeyi teklif edecekti. Gittiğinde kız masaya gelmişti bir kaç arkadaşı ile Kerem kızla tanışmıştı ama kızın pek umrunda değildi Kerem. Gülümseyerek Barış'a elini uzatıp "Ece ben" demesiyle Barış yüzünde solmuş bir ifade ile "Barış." diyerek sadece susmuştu. Kız sürekli Barış'ı dikezleyip duruyordu. Barış sadece Kerem için orda duruyordu. Güzelce sohbet ediyorlardı Kerem keyifliydi. Kızla anlaşınca "tekrar buluşalım mı?" demesiyle Berkan, "kaptın he" dedi. Barış gülüyordu, kız duraksayarak "anlamadım, ben sadece arkadaş olarak konuştuğumuzu düşünüyordum" dedi. Kerem gülümseyerek "takma sen onları, saçmaladılar" dedi. Kız, Barış'a gülümseyerek bakarak "ama sen de istersen Barış, biz buluşabiliriz. Yani benim fikrim o yönden" demesiyle Kerem duraksamış, Barış yere doğru bakan gözlerini kaldırıp ilk Kerem'e sonra kıza bakıp. "Anlamadım?" demişti. Kız şaşırarak "bir kaç kez bakışınca senin de arkadaşını bu yüzden masamıza yolladığını düşünmüştüm." demesiyle Barış öfkelenince "ne bakışması ya, geldiğinizden beri gözlerim yüzünüze bile bakmadı." demesiyle Kerem masadan kalkmıştı. Berkan ve Kaan şaşırmış bir şekilde masadan kalkıp hesabı ödemeye gitti. Barış'ta Kerem'in arkasından... 

Barış, "Kerem dursana lan" deyince Kerem arkasına dönüp "oğlum yeter, çapkınlığını bari benim beğendiğim kızların üstünde yapma" dedi. Barış, "ne saçmalıyorsun oğlum, ben kızın suratına bile bakmadım sen gördün" diyince Kerem Barış'ın göğsüne vurarak "sen her dala atlamaya utanmıyor musun? İlkin'e sahip olamayınca Kerem'in beğendiği kızla mı" diyip sözünü tamamlayacakken Barış, "ağzından çıkanların farkında değilsin, sen benim dostumsun ben niye böyle birşey yapayım sana" dedi. Kerem öfkesiyle "sen benim dostum falan değilsin, her zaman benden üst olmak istedin belli değil mi?" diyip sözlü kavgaya başladıklarında yanlarına ekiptekiler gelmişti. Barış ile Kerem o gecenin ardından konuşmamıştı. Barış ve ekiptekiler aradaki buzları eritmeye çalışsa da Kerem olaya sıcak bakmıyordu. 

Günümüz

Tesiste antrenman başlamıştı, Kerem Barış'a pas atmıştı. Barış olayın farkında olmadan "bende" dedikten sonra durup pas atan kişinin Kerem olduğunu fark etmişti. Kerem'e gülümseuerke bakarken "Abdülkerim'e atacaktım da neyse" diyip arkasına dönüp gitmesiyle Barış'ın suratı düşmüştü. Abdülkerim Barış'ın yanına gelip "bas baya yalan atıyor bizimki" deyince Barış sadece tebessüm etti. Ardından yanına Okan hoca gelmişti, "aslanım, yüzün gülsün ödül verecekler o kadar sana" diyerek gülümseyerek Barış'a sarılmıştı. Okan Hoca, Barış için değerliydi. Galatasaray için Fatih Terim ne kadar değerliyse o kadar değerliydi... 

Barış, "anlamadım hocam" demesiyle Okan Hoca gülerek "ödül alıyorsun yine bizden" diyince Barış, Okan Hoca'nın yardımcısı İpeğe bakıp anlamadım bakışı atıyordu. Okan Hoca, Barış'ın omzuna dokunarak "hadi sen biraz dinlen ben şunlara bir bakayım" diyip gidince. İpek, Barış'a dönüp "hani en son burdan aldığın bir ödül vardı ya" deyince Barış'ın aklına İlkin'in bulunduğu son ödül töreni gelmişti. "Kimler ödül alıyor?" diyince İpek dönüp "Valla sizlerde sen varsın, devamını demiyim, Basketbol'dan var bide" dedikten sonra hatırlayıp "Aa bide kadın voleybol takımından" bir voleybolcu adını söyledikten sonra "İlkin Aydın, alır büyük bir ihtimalle bütün ödülleri tek tek alıyor" diyince Barış, "tebrikler o zaman ona" diyince İpek gülümseyip "gelmeyecek ama menajeri öyle dedi, yollatırlar ona büyük bir ihtimalle" diyince Barış'ın yüzü düşmüştü içinden onun yüzünden gelmeyeceğini düşünüyordu. İpek gitmeden önce Barış'a dönüp "bak sen gel mutlaka, buna ekipce ihtiyacınız var" diyip gitmişti. Barış soyunma odasına gidip oturuyordu. Eskisi gibi değildi, yüzünü güldürecek şeyler sadece iki gerçek olmayan tebessümdü. O da yalandan. Kerem soyunma odasına girince Barış'ın dalgın hallerini fark etmişti. Konuşmak onunda içinden geliyordu ama yapamıyordu. Üstünü değiştirip, bir yandan Barış'ı gözlemliyordu. Odadan tam çıkıp giderken arkasına bakıp Barış'a son kez baktı, Barış gözünü yere dikmiş öylece bakınıyordu. En sevdiği dostunun "çikosunun" onunla konuşması en çok isteyeceği şeydi. Ama Kerem sessizce odadan çıkıp gitmişti... 

O gün pas olayından sonra başka Barış'ın yüzü gülemedi antrenmandan erken ayrıldı eve gitti. Uykusuzdu hemde çok uzun bir süredir, kafasında onlarca soru hepsi de yanıtsızdı Barış sadece kafasını yastığına koyup bir kaç saatliğine susturmayı tercih etti. Gözleri kapalıyken içinden "uyu" dedi. 

11. Bölüm Sonu...


Oy vermeyi unutmayınnn! 

Gelin birlikte yorumlarda konuşalım, iyi okumalar 🌅


Gönül ÇelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin