"Sen, İstanbulsun."

532 47 9
                                    

Kerem ve Barış'ın arasındaki buzlar erimişti, belki Barış gidip Kerem ile o gün konuşmasaydı hâlâ küs olacaklardı ve Kerem gitmiş olacaktı.

Bir kaç gün sonra :

Kerem ödül alacağının haberiyle Barış'ı aradı. "Oğlum bende varım, hani senin şu İlkin'i kestiğin ödül töreninde" diyince Barış, İlkin konusunu takmayıp konuştu "Hacı Kerem'e yakışır, tebrikler kardeşim" dedi. Kerem, gülerek "Allah razı olsun, uzun zaman olmuştu" dedi. Barış gülerek "oğlum sen her gün bir ödüle layıksında bunlar çok şımarma diye övmüyorlar seni" diyerek gülüyordu. Kerem, "ya sen dalganı geç beni ne takımlar istedi, benfica istedi gitmedim, değerimi bilmek yerine dalganızı geçin siz" dedi. Barış ciddileşerek "iyi ki gitmedin lan gitseydin herhalde yok olurdum" dedi.

Kerem gülümseyerek "ulan keşke arkamdan seni yalvartırsaydım da öyle kalsaydım" diyince Barış "onu da yapardım, gitseydin kim bu takımın asistlerini atacaktı?" diyince Kerem gülerek "Berkan atardı" dedi. Barış gülerek "he oğlum atardı, yerdik gol" ( çok konuştuğu için ) dedi. Kerem, "ona birini bulsak fena olmaz aslında he" dedi. Barış "valla doğru diyorsun, biraz da başkası onu çeksin" dedi. Kerem, "sen Berkan'ı kıskanırsın şimdi ondan" diyince Barış gülümseyerek "tabi oğlum, sonra üçlü sabah röportajımız bölünür" dedi. Konuşmaları biraz devam ettikten sonra Barış dışarıya çıktı, biraz yürüdü bunu rutin haline getirmişti. Berkan ve Kerem ile yemek yiyeceği yere geldi, maçları vardı bir kaç saat vakitleri oldukları için yemek yiyip maç için hazırlık yapacaklardı.

( 2. Bölümdür sesi soluğu çıkmayan İlkinimize dönelim. )

Bu onca ay İlkin'e yaramıştı. Kendini daha da geliştirmiş, adını duyurmayı başarmıştı. Antreman, arkadaşları ve ailesi dışında hayatında başka birşey yoktu bir de arada tatil saydığı günler Elif ile mini kaçamaklar yapıyordu. Barış'ın adını kardeşinin açtığı spor kanallarından duyuyordu, bir de Galatasaray'ın resmi hesabından. Aslında nereye girse hep Barış vardı, "ilgilenmiyorum" tuşuna basmaktan yorulmuştu belki de. Karşılaşmamışlardı, İlkin Barış'ın hayatından komple çıktığını düşünüyordu. "kader onları bir araya getirmiyordu" sözünü tam bu durum için diye düşünürken İlkin, Barış ile ilk tanıştığı ilk karşılaştığı ödül töreninde tekrar ödül alacağı haberini duyana kadar. İlkin normalde bu teklifi reddetmezdi, başarılarını görmek onu mutlu ediyordu ama o menajerinin ödülünü almasında kararlıydı, ödül törenine gitmeyecekti. Arkadaşları ve ailesi gururlanarak "git" dese de İlkin istemiyordu. Barış ile karşılaşmaktan korkuyor muydu? uzun zaman sonra görecek cesareti yoktu.

İlkin Aydın :

Elif'in evindeydim, ikimizin de boş günü olması bizim için bir fırsat diyerek buluşup yeni sezonu gelen dizimizi izlemeyi planlamıştık. Elif bir yandan konuşuyor bir yandan akşam için bize birşeyler hazırlıyordu, hava yağmurlu ve insanın için huzur veren bir havaydı. Elif içerden konuştu, "baya yağacak gibi ya" sadece camdan dışarıyı izliyordum. "Maçta vardı bugün, yağmurlu hava da oynamak güzel olmaz bence" diyerek ekledi. Gülümsedim "aksine çok huzur veriyor, Artvin' de çok güzel oluyor bu havalar. Mis gibi yağmur..." dedim. Elif gülerek "biz de soğuk havaların kızıyız ama bir karadeniz kızı olamıyoruz" diyerek güldü. Gülümseyerek yanına geldim. "Sen duşunu al istiyorsan ben yemeğe bakarım" dedim. Elif gülerek küçük bir çocuk gibi "çok saol, sanki küçük çocuk annesiymişim gibi ona da vaktim olamıyordu" dedi ve duş almaya gitti.

İlkin yemeğin altını kapatıp, eline bir kahve alarak bahçeye çıktı. Üstünde kapşonlu vardı, ama şapkasını takmak istemedi. Kahvesini yağmurdan koruyacak şekilde masanın üstüne koydu. Ellerini açıp gökyüzüne bakarak gözlerini kapattı, yağmur damlaları tek tek yüzüne geliyordu. Barış, maçı içerde beklemek yerine elindeki bardak ile kapşonlusunun şapkasını çıkarmadan gökyüzünü seyrediyordu. Göğe bakarak gözlerini kapattı, aynı yağmurun damlaları onunda suratına geliyordu. Mutfaktan Elif'in açmış olduğu şarkı bu ana eşlik ediyordu. "Senin küçük bir elvedan, böyle büyük bir aşkı bitirebilir mi?" İlkin'in bu huzurlu anı devam ederken, Barış'ın huzurlu anını baş belalısı bozdu. Berkan göğe bakan Barış'ın kafasına vurarak "ya sen kendini roman karakteri mi sanıyorsun? Bir de gözlerini kapatmış göğe bakıyor" diyerek gülüyordu.

Gönül ÇelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin