Sabah erken uyanmıştı Barış, bugün antreman yoktu ama erken uyanmıştı. Uzun bir süredir de hep erken uyanıyordu, bu Barış'tan beklenecek hareket değildi. İyi bir kahvaltı edip annesi ve kardeşleriyle konuşmuştu. Annesi, Barış'ı özlediğini Rize'ye gelmesini defalarca söylüyordu bir de gelin işini. "Ne zaman mürvetini göreceğiz" diyip Barış'a söyleniyordu. "Anacım, ben böyle iyiyim mutluyum" diyerek geçiştiriyordu. Barış biraz hava almak için evinden ayrıldı, tek başına koşmaya başladı arabasını yanına almamıştı. Barış kulaklığını takıp şapkasını kafasına geçirdi. "hep yanlış gidenlerin ardından yorulmasaydık, birbirimize bi'kaç aşk kadar geç kalmış olmasaydık" şarkının sadece bir kısmıydı. Barış, uzun zamandır sadece sessizdi kendini arıyordu, bulamıyordu. Koşarken onu izleyen kızları bile umursamayarak yoluna devam ediyordu.
"Kendimi arıyorken olmaktan korktuğum yerdeyim,
sendeyim..." "Al beni, ne yaparsan yap"
Koşudan dönmüştü, duş aldı. Ayna da kendine bir bakıp elindeki kurutma makinası ile saçlarını her zaman ki gibi kurutucaktı ki, geri yerine koyup ıslak kıvırcık saçlarıyla dışarıya çıktı. İlkin' de böyle yapardı. Dışarıya çıkmak ona iyi geliyordu, evde boğuluyor gibiydi. Kimseyle konuşmuyordu eskisi gibi. Semih, Berkan ve Kaan hariç onlarla sohbet etmeye devam ediyordu. Mertens'in şakalarına eskisi gibi gülmüyor, antrenmanda eskisi gibi makara yapmıyordu. Bam başka biri olmuştu 5 ay da.
Barış dışarıda tek başına dolaşırken, Kerem ve takımdakiler dışarıya çıkmışlardı. Barış'ı davet etmişlerdi ancak Kerem rahatsız olmasın diye Barış geri çekmişti teklifi.
Berkan "ya Barış'ın transfer olma gibi bir durumu var mı?" diyince Kerem, Berkan'a dönmüştü. Abdülkerim, "bizimki asla gitmez" demesiyle Kerem konuşmaya başladı "o gitmeden ben giderim belki" dedi. Bu sefer Yunus dönüp, "sen ve gitmek, imkansızın ötesinde..." diyince Kerem hariç herkes gülmüştü.
Kerem'in gitme durumu ciddiye binmişti, aradan 1 hafta geçmiş kulüpte konuşulmaya başlamıştı. Bu konuşma Barış'ın kulağına gidince pek inanmamış olsa da Okan Hoca'nın demesiyle birlikte ciddi olduğunu o da anlamıştı. Bir gün antrenman sonrası Barış, soyunma odasına gittiğinde içeride sadece Kerem'i görmüştü. Geri gidip tam gidecekken arkadan Kerem konuştu "ben çıkıyorum, buyur sen" demesiyle Barış arkasına dönüp oturdu ardından Kerem kalkıp odadan çıkacakken Barış bu sefer seslendi "gidiyor musun?" Kerem arkasını dönmeden konuştu. "antrenmana dönüyorum" dedi. Hâlâ birbirlerine kırgınlıkları vardı, konuşmuyorlardı. Ama ikisi de eski dostluklarını özlemişti. Bir kaç gün sonra olacak maçın antremanındaydılar. Barış, "hayır, Galatasaray'dan gidiyor musun?" diyip ayağa kalktı. Kerem dönüp "benim için olan süre doldu, yolun açık olsun demene gerek yok" derken sesinde bir hüzün vardı. Barış yanına yürüyüp "buranın sana ihtiyacı var" dedi. Kerem gülerek "sanmam, ben olmadan da ayakta olacak bu camia" diyip tam giderken Barış, arkadaşının böylece sessizce çıkıp gitmesine dayanamayıp konuştu. "Benim ihtiyacım var" derken onunda sesi titriyordu. Kerem'in gözleri dolmuştu, bu sefer Barış ile konuşmalarında eğlence, makara yok aksine veda ve hüzün vardı.
Kerem arkasına dönüp aylardır konuşmadığı dostuna sıkıca sarılıp rahatlamak çok istiyordu, ancak o kadar cesaretli değildi. Bunu yapamıyordu. Sadece oradan ayrıldı, Kerem diğerlerinin yanına gitmedi bulduğu boş ve sessiz bir yerde sadece oturup sustu Barış'ta aynı şekilde.
Antreman hazırlığı boşa değildi, maç çok güzel gitmişti. Kazanmışlardı üstelik, Kerem, Barış' a pas atmıştı, Barış gol atınca ikisi fark etmeden uzun zaman sonra birlikte sevinmişlerdi. Trübünden ikisinin ismi bağırışıyordu. Herkes barıştıklarını düşünüp sevinmişti. Maç kutlamalarına ikisi de katıldı ama hâlâ araları bozuktu. O gün Berkan sürekli "bizimkileri gördünüz mü?" diyip söylenip duruyordu. Yunus' da eliyle sus işareti yapıp öbür yandan gülüyordu.
Maç sonrası antrenman vakti gelmişti, Kerem'in bu antrenmana katılmayacağını düşünüyordu herkes. Veda ettiklerini düşünüyorlardı. Hepsi sıraya dizilmiş Okan Hoca'nın onlarla konuşacağı konuyu düşünüyordu. Okan Hoca biraz sohbet etti ekiple, arkalarına dönmelerini söylemesiyle herkes şaşırma ve sevinç duygusuyla bir aradaydı. En çok aralarından Barış sevinmişti bu duruma. Kerem gülerek "gemiye veda yok" diyerek herkes ile sarılmaya başladı. Barış'a sıra gelince Barış sadece gülümsedi ve geri çekildi. Kerem gülümseyerek kollarını açarak Barış'a sarıldı.
12. Bölüm Sonu.
Uzun bölümlere az kaldııı, bizim hikayemiz de Kerem'e veda yok.
Bol yorum ve oy 🦭