YAZIM HATALARI VARSA AFFOLA ÇÜNKÜ BİLGİSAYARDAN YAZIYORUM KENDİ KENDINE DÜZELMİYORR..
Boynumun ve sırtımın ağrısıyla gözlerimi açtığımda uzandığım yerden doğruldum. Hâlâ tutulduğumuz bu yerden çıkamamıştık ve geceyi burada geçirmiştik. Başımı Miran'ın olduğu yere çevirdiğimde gözleriyle karşılaşmayı beklemiyordum. "İyi misin yavrum?" Gülümsemeye çalışarak başımı salladım ama boynum çok ağrıyordu. "İyiyim. Ama boynum tutulmuş sanırsam."
"Merak etme, çıkarız birazdan. O zaman boynunla ilgileniriz."
"Hmmm," dediğimde kaşlarım usulca yukarı havalandı. "Sen ilgileneceksen olur." birden kaşları çatıldı. "Benden başka kim ilgilenecekmiş seninle?" Sesine sinir hakim olurken, şaşırmadan edememiştim. "Sana benden başka değen gözü bile yuvalarından sökerim."
"Tamam sevgilim, yaparsın. Sen tehlikesin, tehlikenin içinden geldin, tamam." onunla dalga geçtiğimi sanarak ayaklanıp parmaklıkları sertçe tutmaya başladı. "Hele birinin sana yavşadığını, sulandığını göreyim. Bak o zaman böyle dalga geçebiliyor musun benimle," oturduğum yere sinerken ciddiliğini yüzünden okuyabiliyordum. "Ben seninle dalga geçmiyordum ki?" Dediğimde sesimin kısıklığına hayret etmiştim. "Tamam dedim sadece, ne dedim ki sanki?" Gözlerimi sulandırarak acıtasyon yapıyordum ve başarılı da oluyordum. "Benim ne suçum var?" Yüz hatları anında yumuşarken bu sefer o, bu kadar çabuk ağlamama şaşırmıştı. "Taş gibi hatunsam, güzelsem, manken gibiysem ben ne yapabilirim sanki?" Gülmemek için dudaklarımın içini ısırdım. Gözlerimden yaşlar ilk defa dalga niyetine akarken Miran ne diyeceğini şaşırmış vaziyette yerinde kalmıştı. "Ağlıyor musun?" Dediğinde ki sesi bir hayli vicdan azabı çeker gibi çıkmıştı. "Ben senin üzerine bir şey söylemedim ki, vallahi bak. Sadece sana yavşayan angutlara dedim, güzel sevgilim ağlama..." Yalandan iç çekerken birden Mert'in gazabına uğradık. "Ulan!" Diye haykırdığında şaşkınlıkla ona döndük. "Lan sizin yüzünüzden bir şu lanet yere düşmediğimiz kalmıştı o da oldu lan!" Yere bir seksen uzanmış halini bozup ayağa kalktığında savaştan çıkmış gibiydi. "hâlâ böyle konuşabiliyorsunuz ya ikinizi de eşek sudan gelene kadar tokatlayasım var!" Ellerini ve mimiklerini ustalıkla kullanırken onun bu haline gülmeden edememiştim. "Yok sen ıyımısın yovrom! Yok o gozu bilmem neresınden sokorom! Yok toş goboyom! Yok monkon gıbıyom!" Kendimi tutamayıp kahkaha attığım sırada Mert ağzını yamulta yamulta konuşmaya devam ediyordu. "Sono yowşoyon angotlara dodom." Dediğinde gülmekten artık karnıma ağrılar girmişti. "Hay sizin evciliğinize de, sevgililiğinize de, yeter ulan yeter!" Eliyle gırtlağını işaret etti. "Şurama kadar doldum yav! Başlayacağım aşkınıza ha!" Miran oturduğu yerden siniri bozuk bir şekilde gülerken Mert bizim bu halimize daha da sinir oldu ve diz çöktüğü yerde saçlarını çekmeye başladı. "Delirttiniz ulan beni! Sizin yüzünüzden millete de rezil olduk! Camiaya da rezil olduk! Bütün hissedarlar kesin sözleşmeleri fes eder, kesin!"
Miran çokta umrundaymış gibi bir sigara yakarken bulunduğumuz yerin kapısı açıldı. "Deniz yekta." Polis ve benim bulunduğum parmaklıkların kapısını açarken ayağa kalktım. "Benimle gelin."
"Sebep?" Bunu diyen Miran'dı. Ayağa kalkmış, kaşları çatılmıştı. ''öyle gerekiyor." Topuklularımı giymeden çıplak ayakla çıktığım yerden Miran'ın önünde durdum. "Geldiğimde söylerim, sen telaş etme." Elimi tuttuğunda sıcacık bir öpücük bırakmıştı. Başını salladığında polisi takip ederek odadan çıktım. Başkomiserin odası olduğunu anladığım yere giderken üzerimde ki ceketi asla bırakmıyordum. "Yüzbaşı." Asi, Altay ve albayın göz hapsine girerken sakinliğimden asla taviz vermeden boş bulduğum koltuğa oturdum. "Evet?"
"Neler oluyor yüzbaşı! Neden buradasınız!" Albayı aldırmadan Altay'dan bir sigara istemiştim. Anında elime tutuştururken içime derin bir nefes çektim. Dumanı albayın gözlerine bakarak salarken bu hareketimi beklemiyormuş gibi şaşırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEYH (+18)
ActionGelin hep beraber bir asker kadının görev icabı hayatına gireceği mafya ile yaşadığı ve yaşayacağı olayları bir de benim kalemimden okuyalım. Miran kotan ve Deniz yekta görev icabı karşılaşsalarda aslında onlar zaten birbirlerinin hayatında varlard...