Ve işte o an anladım ki, yalnızlık benim kaçınılmaz kaderimdi. Annem ve babam, hayal meyal hatıralar arasında kaybolmuş, hep var olup da aslında hiç olmayan gölgelerdi. Onların yokluğu, hayatımın her anında hissedilen derin bir boşluktu. Herkesin ailesiyle yaşadığı anıları, paylaştığı sevgiyi ben sadece uzaktan izlemekle yetiniyordum. Bu acı gerçeği değiştiremeyecek olmam, içimdeki sızıyı daha da derinleştiriyordu. Yine de, tüm bu yalnızlık ve acıya rağmen, kendi ayaklarım üzerinde durmayı öğrenmem gerekiyordu. Çünkü bu hayat benimdi ve onu nasıl yaşayacağıma karar vermek de benim elimdeydi.
Hayat bazen insanlara sürprizlerle dolu hikayeler sunar. Bir ağabeyin olduğunu sonradan öğrenmek, hem heyecan verici hem de karmaşık duygular uyandırabilir. Varlığından habersiz olduğun bir kardeşinle tanışmak, geçmişin bilinmeyen sayfalarını aralamak gibidir. Belki de bu yeni bilgi, aile bağlarını güçlendirecek ve yeni anılar biriktirme fırsatı sunacaktı. O ağabeyinle tanışmak, onunla paylaşılan genetik ve duygusal bağları keşfetmek, hayatımda yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Kimi zaman bu gibi durumlar, insanın kendi kimliğini ve köklerini daha iyi anlamasına yardımcı olur. Kısacası, bu yeni gerçekle yüzleşmek, hayatıma beklenmedik bir boyut katabilir ve seni daha zengin bir duygusal dünyaya taşıyabilir.
En azından ben öyle umuyordum...
Göğsümde kabaran acı kaburgalarımı aşıp ruhum en derinlerinde hissediliyordu. Olduğum konumu, yeri çözmeye çalışıyordum. Kimseden ses dahi çıkmazken kapıda biri daha belirdi. Sarı saçlarını at kuyruğu yapmış üzerinde siyah bir eşofman takımı olan Lal'di bu. Ağlaması iç çekişlerine dönen adamın yanına gelerek omuzlarından tuttu ve onu da kendisiyle beraber doğrultarak ayağa kaldırdı.
Kızarmış gözleri ile bakarken ne diyeceğimi dahi bilemez bir halde ona bakıyordum. "Dinlenmesi gerekiyor." Derin sessizliği bölerek söylediği ile herkesin bakışları ona toplandı. "Çıkalım, kendine gelmesine izin verin." Kulaklarımda bir uğultu baş gösterdiğinde kimin ne dediğini duymaz olmuştum. Herkesin odadan çıktığını görebiliyordum. Miran gitmek istemese de Lal onu zorla çıkarmıştı. Kapı kapandı, derin bir sessizlik çöktü.
Benim bir ağabeyim var mış.
İnanmak istemedim. Canımın acısına rağmen kalbimde daha büyük bir ağırlık belirdi. Bu ağırlık, yaşadığım anılar ve hissettiğim duyguların bir yansıması gibi. İçimdeki bu karmaşayı tarif etmek zor, çünkü her bir anı, her bir düşünce kalbimde bir iz bıraktı. Hüzün, öfke ve belki de biraz umut birbirine karışmış durumda. Bu duyguların altında ezilsem de, belki de bu ağırlık bana yeniden ayağa kalkmam için bir neden verirdi. Her acı, her yara bir ders içerir ve belki de bu ağırlık, bana daha güçlü olmayı öğretiyordur.
Bilemedim.
Kapı açıldı, içeri giren Asi'ydi. Hüzünlü bakıyordu, gözlerinde derin bir keder vardı. Odaya adım attığında, sessizlik bir anda ağırlaştı; kapıda ki herkesin dikkati ona yönelmişti. Asi, uzun zamandır yüzleşmekten kaçındığı gerçekle artık burun buruna gelmiş gibiydi. Yüzünde beliren hafif bir gülümseme, aslında ne kadar zorlandığını gösteriyordu. Kendi içindeki fırtınayı dindirebilmek için bir an durdu, derin bir nefes aldı ve sonra konuşmak için ağzını açmıştı. Sanki kelimeler boğazında düğümlenmişti, tekrar sustu ve kapıyı kapatıp sonunda yanıma ulaştı.
"Sonunda uyandın." Dediğinde anlamayan bakışlarla baktım. "Sonunda derken? Ne zamandır uyuyorum?" Ufak bir yutkunuştan sonra yanıma oturdu ve elimi tuttu. "On gündür uyuyorsun, seni uyandırmaya çalıştılar ama uyanamadın. Bugün kendin uyandın." Duyduklarımla kısa çaplı bir şok yaşadım. "On gün mü?"
"Dile kolay," sesinde tonlarca hüzün vardı. "Her gün su gibi geçerken şu on gün yıl gibi uzadı. Geçmek bilmedi." Bakışları ağırca yüzümden çekildi. Derin bir nefes verdi ve elimi okşamaya başladı, "Neden intihara kalkıştın Deniz?"
Soru değildi bu, sindiremediği cümleyi dışa vurmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEYH (+18)
AcciónGelin hep beraber bir asker kadının görev icabı hayatına gireceği mafya ile yaşadığı ve yaşayacağı olayları bir de benim kalemimden okuyalım. Miran kotan ve Deniz yekta görev icabı karşılaşsalarda aslında onlar zaten birbirlerinin hayatında varlard...